Ramazan Söyleşileri: Filistin’de Ramazan
Çeşit çeşit ülkelerle Ramazan ayının nasıl yaşandığına dair ele aldığımız “Ramazan Söyleşileri” serimizin bu seferki konusu: Filistin’de Ramazan.
Selamün aleyküm, seni biraz tanıyalım. Kendinden bahseder misin? Ne kadar süredir Filistin’desin, daha önce Filistin’de bulundun mu?
Aleyküm selam. İsmim Özgecan Mutlu. Erciyes Üniversitesi İbrani Dili ve Edebiyatı son sınıf öğrencisiyim. 24 yaşındayım. Okuyorum. Aynı zamanda online ders veriyorum. İbraniceyi burada elimden geldiğince kullanıyorum. Boş durmadığımızı, her an teyakkuzda olduğumuzu bilsinler istiyorum. Müslüman Türkler olarak biz boş durmuyoruz; bir şeyler yapmaya çalışıyoruz imajını çizme niyetindeyim, bu düşmanımızın dilini öğrenmek dahi olsa bile. İbraniceyi öğrenmek isteyenlere bile en kolay nasıl öğrenebilirler, bu noktada uğraşmaya gayret ediyoruz.
Şubat ayının 7 sinden beri Kudüs’teyim. Yani yaklaşık iki aydır buradayım. Daha önce gelmiştim, ağustos ayının son haftasıydı. Çok olmadı altı ay kadar önceydi ilk gelişim. Bu Kudüs’e ikinci gelişim yani.
Filistin’de yaşayan Müslümanların durumu hakkında ne söylersin, bize biraz Filistin halkını anlatır mısın? Filistin halkı nasıldır, Türklere karşı nasıl yaklaşıyorlar? Sana karşı bir yaklaşımlarından bahseder misin?
İslam Filistin’deki ana dindir. Ve Filistin nüfusunun %80-85’ini oluşturur.
Filistin halkını anlamak için bizzat burada bulunmak lazım. Üç gün, beş gün, bir hafta ile belki tanınmayabilir ama bu kadar vakit kalınsa dahi bir nebze anlayabilirsiniz. Softalarında muhakkak bulunulmalı, bu onları yakından daha iyi tanımanızı sağlar. Turlarla gelince bu pek mümkün olmuyor, bireysel gelişlerin bu konudaki avantajı daha fazla. Filistinliler ile tam olarak hemhal olmak; sofralarında bulunup yemeklerini yemek, kültürlerini anlamaya çalışmak, naneli çaylarını içmek gerekiyor.
Yahudilere karşı tutumları nasıl onları gözlemleme imkânı buluyoruz. Burada ne yapıyorlar, nasıl direniyorlar her birine şahit oluyorsunuz. Düşman karşısında nasıl durduklarını, nasıl mukavemet gösterdiklerini gördükçe diyorum ki: “Evet gerçekten olması gereken bu.” Bir de kendime şu soruyu soruyordum, Filistinliler neden böyleler? Bunun cevabını burada buldum. Birden bir kişinin tutumu ile soruma cevap bulduğumu fark ettim. Filistinliler Türkleri gördükleri zaman özellikle çok mutlu oluyorlar. Bizi uzaktan fark ettikleri an gelip hemen selam veriyorlar. Üç beş öğrendikleri Türkçe kelimeyle bizi sevdiklerini hissettirme gayretindeler. Bir de genelde dizilerden Türkçe öğrendiklerini söylüyorlar. Bizi her anlamda çok seviyorlar. Müslüman oluşumuzdan ötürü de aramızda ayrı bir bağ var ama onun dışında buranın asıl emanetçisi olduğumuzu düşünüyorlar. “Emanetçi sizsiniz. Gelin, siz bizimle birlik olun. Beraber daha önce nasıl huzur içerisinde yaşadıysak yine yaşayalım.” diyorlar.
Filistin’de Ramazan’a dair çok güzel fotoğraflar görüyorum. Her yer ışıl ışıl adeta. Ramazanın gelmesiyle birlikte Filistin’de ne gibi değişiklikler gözleniyor? Filistin Ramazan’a nasıl hazırlanıyor?
Herkes şunu söylüyor, Filistin Ramazan ayında görülmeli. Evet, görülmeli. Bu güzel bir detay, güzel bir durum… Ama kesinlikle Ramazan öncesinde gelinip o hazırlanışı, o heyecanı görülmeli. Mutlaka Ramazandan birkaç gün önce burada olunmalı ki o heyecanı yaşasınlar.
Burada Ramazan ayının en önemli özelliği kutsal ayın gelişini gösteren fenerler, hilaller, yıldızlarla aydınlatılan eski sokakların dekorasyonudur. Özellikle Mescid-i Aksa’ya giden dar sokaklar ışıl ışıldır. Ramazan ayı boyunca binlerce kişi teravih namazı kılmak için Mescid-i Aksa’ya akın eder.
Ramazan gelmeden Filistinlilerin yüreklerindeki heyecan yüzlerine yansıyor. Sürekli gelip size, “Bakın, Ramazana çok az kaldı. Ramazanınız kutlu olsun.” gibi tatlı hoş cümleler kuruyorlar.
Filistin’de Ramazanı gündelik yaşamdan ayıran en önemli unsurlar nelerdir? Türkiye’de yaşadığın Ramazanlar ile karşılaştırsan ne gibi farklılıklar var?
Ramazanın gelmesi ile birlikte birçok değişiklik oluyor. Her yerde o coşkuyu hissedebiliyorsunuz. Çarşıda, pazarda daha farklı yiyecekler, kandiller vs. satılmaya başlıyor. Etrafa ışıklandırmalar asılıyor, bu her ne kadar Hristiyanlardan alınan bir gelenek olsa da yine de heyecanı yansıtıyor. Ramazan coşkusunu yaşamaya çalışıyorlar. Diğer yandan Türkiye’deki Ramazanlar ile karşılaştırırsam süsleme noktasına değinebilirim. Türkiye’de caddeler, sokaklar ışıklandırma ile süslenmiyor. Türkiye’de Ramazanınız kutlu olsun, tarzında afişler olur ancak ciddi bir ışıklandırma vs. olmaz. Filistin’de her mahalle her ara sokak ışıklandırılır, süslenir. Hatta evlerin camlarına dahi ışıklandırma asılır. Diğer yandan Ramazan coşkusu her iki ülkede de oluyor. Ramazan, Mümin kalplerde ister istemez heyecan uyandırıyor. Çünkü Ramazana oruç tutacağım, daha çok Allah’a yakınlaşacağım ümidiyle girmeye çalıştığımız için kim istemez ki coşkuyla girmemeyi? On bir aydan daha hayırlı daha farklı ve özenli kılan unsurlar oluyor.
Bunun dışında her gün Mescid-i Aksa önünde fakirler için sahur ve iftar yapılır. Herkes bir aradadır ve her şey mevcuttur. İlk önce yere örtü serilir ve kişi başı üç hurma, su ve iki kişinin doyacağı kadar yemek konur. İsraftan kaçınılmaya özen gösterilir. Birde burada yıllardır aynı mesleği yapan bir amca var. Dünden kalan iftariyelikleri satıyor. İsraftan kaçınmak için artan yemekleri sahurda da yiyorlar. Bu amca namazgahın üzerine yemekleri koyuyor ve bağırarak, “Buyrun,buyrun!” diyerek israftan kaçınmaya teşvik ediyor.
Genel olarak Kudüs’teki ramazanlar bizdeki Ramazana benziyor. Benim gördüğüm farklılıklar namaz kılarken oldu. Daha farklı kılıyorlar. Daha kısa ve hareketleri farklı yapanlar var. Bu mezhep farklılığından ötürü oluyor. Genellikle şafii onlar. Onun haricinde kültürel olarak da genel itibariyle benziyor. Farklılık olarak bizde iftarda çorba ile başlama kültürü var. Çorba muhakkak bizde yer alıyor. Onlarda da var ama çok nadir. Onların olmazsa olmazı maklube.
Filistin’deki Ramazan faaliyetleri genelde nelerdir ve nerelerde icra edilir? Festival, etkinlik, dua, vs. neye şahit olduysan bizlere aktarır mısın? Bu tür meclislerde Ramazan ayına has mukabele, teravih, itikâfa girme, iftar verme gibi dinî içerikli etkinlikler nasıl düzenleniyor ve halkın katılımı ne düzeyde?
Filistin’de çok çeşitli Ramazan faaliyetleri oluyor. Bu faaliyetlerden haberim oldu ama çok iştirak edemedim. Mesela bir yerde semazen gösterisi vardı. Teravihten sonra oldu Allahu alem. Birkaç saat öncesinden duyuru afiş görmüştük. Genel olarak anladığım kadarıyla çevredekilerin haberi oluyor. Veya eğer sosyal medyada duyurulmuşsa o şekilde haberleri oluyor. Onun haricinde çocuklara özel etkinlikler yapıyorlar. Özellikle Burcu’l Laklak Derneği bu noktada çok faaliyet gösteriyor. Çocuk ve Ramazana özel etkinlikler düzenliyorlar. İftar verme olarak da bilhassa Mescid-i Aksa’da iftar veriliyor. Türkiye’den birçok dernek bu noktada faaliyet yapıyor. Türkiye dışında burada olan kuruluşlar da iftar vermek istiyorlar. Mescid-i Aksa’da iftar verdirmek için adeta yarışa girmiş durumdalar. Aynı zamanda itikâf ve teravih de çok güzel geçiyor. İtikâfa girişlerimiz çoğu zaman maalesef kısıtlanıyor. İlk günden beri itikâfa girmeye gayret etmeye çalıştım çünkü burada her anı gözlemlemek istedim. Biz Kıble Mescidinde itikâfa giriyorduk, her seferinde İsrail askerleri bizi çıkardı. Yakın bir zamanda sizin de bildiğiniz üzere itikâfta olaylar, yaralanmalar oldu. O gün ben de içerideydim, bizzat olaya şahit oldum. Filistinli kardeşlerimin direnişine şahit olduktan sonra fark ettim ki aslında korkulacak bir şey yok. Allah’a dua ettim. O an herkes birbirini sakinleştirmeye çalıştı, erkekler çevremizde siper oldu.
Ramazana has yeme-içme kültüründen biraz bahseder misin? Sahurda, iftarda ne yeniyor?
Benim en çok içecekler dikkatimi çekti. Mesela normalde bir sürü değişik meyve suları, içecekleri var ama Ramazana özel yollarda, sokaklarda, caddelerde hep farklı renkten içecekler gördüm. Beyaz, kırmızı, turuncu… Bunlar ne diye sorup tadına bakmak istedim çünkü Ramazan öncesinde görmemiştim. Mesela biri bademli süt gibiydi, biri farklı bir meyvedendi. Şerbete benziyordu. Bu içecekleri aileler alıyorlar, iftarda aynı bizdeki gibi misafirlerine ikram ediyorlar.
Sahurda yemek olarak humus, simit, ekmek, yoğurt, hurma vs. bu tarz şeyler yeniyor. İftarda pek çorba gelenekleri yok, daha çok pirinç ve maklube yeniyor. Sebzeli pirinç, etli yiyecek oluyor. Ve özellikle tavuk çok fazla tüketiliyor.
Tatlı olarak da Ramazan ayına özel peynirli tatlılar yapılıyor. Şerbeti az peyniri fazla oluyor. Bir de krep hamurunun içine fındık, fıstık ekleyerek bir tatlı yapılıyor. Baklava, kadayıf, künefe de yeniyor.
Ramazan ayının gelmesi ile İsrail’in zulmüne bir kez daha şahit olduk maalesef. İtikâfa girmek isteyen halka nasıl davranılıyor? İtikâfa girmeye devam ediliyor mu?
İtikâfa devam ediliyor. Buna her an şahit oluyorum çünkü sürekli Mescid-i Aksadayım. Filistin halkının öfkesini, sevinçlerini görmek istiyorum ki kendime ders çıkarayım. Çünkü birçok olaya ilk defa şahit oluyorum. Dolayısıyla Filistin halkının direnişi her noktada bize örnek oluyor. Cesaretleriyle, sabrıyla, dualarıyla… İtikâfa girmekten de asla geri durmuyorlar, vazgeçilmiyor.
Bunca yaşamış oldukları zorluğa rağmen Filistin halkının cesareti, metanetli duruşu ve umudu bize çok şey öğretiyor. Her şeye rağmen Allah’a teslimiyetleri bize ders niteliğinde gerçekten… Biraz da bayramı merak ediyorum. Çünkü dünyanın birçok yerinde yaşayan Müslümanlar, bayramı büyük bir coşkuyla karşılıyor. Filistinliler bayrama nasıl hazırlanıyor? Bayram namazı, çocuklara bayram harçlığı verme, bayram yemeği, akraba ziyareti, mezarlığa gitme gibi faaliyetler yapılıyor mu?
Bayram noktasında bilgim yok. Ancak daha önce bayramda burada bulunan bir arkadaşımın söylediklerini aktarabilirim. Bizdeki gibi herkes ailesini ziyarete gidiyormuş. O yüzden yalnız kalacağımızı düşündüklerinden bayramda burada kalmayın diyen oldu. Başka bir arkadaşım da kalınması taraftarıydı. Kendisi birçok aile ile beraber bayramlaşmaya gidip hurmalık kurabiye hazırlamış, bayram hazırlığı yapmış. Mesela birisi Kudüs’te oturuyor, ailesi köyde. Oraya ziyarete gitmişler.
Başka bi Filistinli arkadaşın ifadesine göre de bayramlar şöyle oluyor:
“Filistin halkının Ramazan ayındaki adetlerinden biri aile reisinin veya aile üyelerinden birinin, akrabalarını iftar sofrasına davet etmesidir. Bu mübarek ay vesilesiyle büyükler ziyaret edilir ve onlara hediye takdim edilir. Okullar tatil olur. Biz de ailemiz ve arkadaşlarımızla güzel bir şekilde vakit geçiririz.
Ayrıca Ramazan Bayramında çalışanlara işlerinden izin alma hakkı verilir.”
Uzun bir süredir Filistin’desin. Ramazanı orada geçirmek nasıl bir duygu? Filistin’de olmak sana ne kattı, kendi deneyimlerinden bahseder misin? Unutamadığın bir anın varsa anlatır mısın?
Evet, çok şükür uzun bir süredir buradayım. Ramazan öncesi buradaydım, Ramazanın yarısını da burada geçirmek nasip oldu. Filistin’de olmak kavramları yeniden düşünmemi sağladı. Kardeşlik, metanet, dostluk, hasret, dayanışma kavramlarını yeniden farklı şekilde öğrendim ve burada Müslümanlığın en saf en öz halinin yaşandığını düşünüyorum. Sanki İslamiyet daha yeni tebliğ edilmiş gibi, öyle bir Müslümanlık yaşanıyor. Bazı şeylerin samimi bir şekilde yaşandığına şahit oldum.Unutamadığım birçok anım var. Bunlardan bir tanesi ise çok taze… Beni o kadar etkiledi ki… Bilinen itikâf olayından sonraki günün sabahında bir çocuk gördüm. Kıble Mescidinin önünde duruyordu ve yaklaşık 10-11 yaşlarındaydı. Bir anda Arapça olarak, “Allah’ım bizi şehadetle rızıklandır.” dedi. Ben bu duayı duyduktan sonra sanki uzun zamandır duymam gerekeni duymuşum gibi hissettim. Bizim Müslüman olarak şehadeti isteme, arzulama dualarımız olur. Ama ben böylesini ömrümde görmedim, şahit olmadım. Şehadet ile rızıklandırılmak… Ben bu cümleyi defalarca tekrarladım ve tefekkür ettim. Bu benim için unutulmayacak bir anı olarak kalacak.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum. Gençken Filistin’de bulunmak elhamdulillah çok güzel bir duygu, büyük bir imkân. Sen de bir genç olarak biz gençlere ne söylemek istersin, Filistin için ne yapabiliriz?
Hamdolsun, gençken Filistin’de olmak gerçekten büyük bir nasip… Benim burada bulunmama vesile olan herkesten Allah razı olsun. Bizzat burada olmak davaya yakinen şahit olmanızı sağlıyor. Uzaktan göremediğimiz noktaları da görmemizi sağlıyor. Benim gençlere vereceğim âcizane tavsiye ne olursa olsun buraya ribat bilinciyle gelinmesi… Ribat biliciyle gelip Mescid-i Aksa’da kalmak… Rica ediyorum buraya turistik gezi niyetiyle gelinmesin. İnşaallah ribat bilinciyle gelelim, ayrılmayalım kalalım burada. Ne olursa olsun korkmasınlar. Korkmadan buraya gelin, sahip çıkın. Burada olduğunuz her saniyenin kıymetini bilin. Ne kadar çok olursak o kadar iyi olur inşaallah.
Bu kıymetli röportaj için çok teşekkür ederiz. Son olarak şu hususa değinmek istiyorum. Kıymetli Özgecan Hanım korkmamamızı söylüyor, buna ben de katılıyorum. Bizzat Filistin’de bulunmuş birisi olarak, “Şüphesiz ben sizinleyim, iman edenlere sağlamlık katın, inkâr edenlerin kalplerine amansız bir korku salacağım…” (Enfal Suresi, 12) ayetinin vuku bulduğuna şahit oldum. Allah her şeye gücü yetendir. Yeter ki gitmeye niyet edin. Zor gibi görünen kolaylaşacaktır inşallah.
Yolda olmaktan, hizmet etmekten mutluluk duyuyor. Kendisini; daima yazan, hayat boyu öğrenme gayesinde olan, insan olma yolunda çaba sarf eden ve umuda meftun birisi olarak tanımlıyor.