Ramazan Söyleşileri: Kanada’da Ramazan
Farklı ülkelerde mübarek Ramazan ayının nasıl yaşandığını ele aldığımız Ramazan Söyleşileri serimizin bu seferki konusu: Kanada’da Ramazan
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Adım Salih Akpınar, Kayseri doğumluyum.7 yaşından beri Kanada’nın Quebec eyaletinde bulunan Montreal şehrinde yaşamaktayım. Önce babam Kanada’ya göç etmiş ve birkaç yıl çalıştıktan sonra annemi ve bizi (3 kardeş) yanına almış. Yedi yaşına kadar tüm dünyayı Kayseri’nin Argıncık mahallesinden ibaret zannederdim. Ama gerçeklikler hızlı bir şekilde değişti tabi. Yedi yaşımdan beri eğitim hayatımı Montreal’de sürdürmekteyim. Quebec eyaleti kanunlarından dolayı üniversiteye kadar eğitimime Fransızca dilinde devam ettim. Daha sonra yüksek lisans ve doktoramı İngilizce okumaya karar verdim. Ve şu an Ottawa Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi doktoramı tamamlamaya çalışıyorum.
Pandemi ile birlikte Kanada’daki Müslümanların hayatında neler değişti?
Pandeminin ilk günlerinden itibaren herhangi bir yere girdiğimiz zaman iki metre mesafe kurmamız gerekiyordu. Dolayısıyla namaz kılarken safları birleştiremiyorduk. Öncelikle imam safları sık tutun ibaresini tekrarlamaz oldu. Bu da büyük bir eksiklik, en azından benim açımdan. Safların olmamasının bütün nizamı bozduğunu hissettim. Çünkü namaz kılmak aynı duyguyu vermiyordu. Yeni düzene alışmak bayağı zaman aldı diyebilirim.
Diğer bir değişiklik ise tüm kamusal binalarda maske zorunluluğu geldi. İnsanlar camilere ve sivil toplum kuruluşlarına maskeleriyle girmeye başladılar ve iletişim azaldı. İnsanlar camilere hem daha az geliyor hem de birbirleriyle daha çok mesafeli davranıyor. Yani hem maddi hem manevi yönden bir uzaklaşma söz konusu.
Mesafe ve maskenin yanı sıra farklı kısıtlamalar geldi. Mesela akşam sekizden itibaren dışarı çıkma yasağı gibi. Bu durum da tüm Müslümanları etkiledi. İnsanlar yatsı namazlarını ve hatta akşam namazlarını bile evde kılmak zorunda kalacaklar. Dolayısıyla toplanma ve bir araya gelme adetlerimiz de etkilenecek. Özellikle Ramazan ayının gelmesi hasebiyle Müslümanlar teravih namazlarını camide eda edemeyecekleri için çok üzüntü duyuyorlar.
Pandemide Ramazan nasıl geçiyor?
Geçen sene Ramazan ayında pandemi yeni başladığından dolayı tüm eyaletler çok sıkı kurallar koydular. Ve insanlara evlerinden mümkün mertebe çıkmamalarını tavsiye ettiler. Ziyaretleşmeler yasaklanmıştı ve ibadethaneler de tamamen kapanmıştı. O yüzden geçen Ramazan’ı kendi evimizde geçirmek zorunda kaldık. Ve o mübarek ayın maneviyatını evlerimizde yaşamaya gayret gösterdik.
Bu yıl ise camilerimiz açık ama 25 kişilik kısıtlama var. Camiye aynı anda en fazla 25 kişi girebiliyor. Bunun yanında akşam 8’den itibaren dışarı çıkma yasağı da gelince Ramazan ayından istifade edebilme imkanlarımız baya kısıtlanmış oluyor. Bu yıl hem akşam namazlarımızı hem de teravih namazlarımızı evde kılmak zorunda kalacağız.
Normalde Ramazan aylarında birçok kurum ve kuruluş iftar sofraları hazırlar. Ve ihtiyacı olan kimseler bundan istifade ederler. Ne yazık ki bu eylemler sekteye uğrayacak. Haliyle ihtiyaç sahibi insanlar da olumsuz olarak etkilenmiş olacaklar. Açıkçası pandemi gündelik aktivitelerimizi çok etkilemekte ve önümüze birçok engel oluşturmakta. Tabii ki bu durumdan da ibret almamız elzem diye düşünüyorum.
Biraz da pandemi öncesindeki zamana dönelim. Normalde Kanada’da Ramazan nasıl yaşanır Müslümanlar arasında? Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Ramazan aylarında insanlar özellikle teravih namazlarında ve hafta sonları camilere doluşurlar. Akşam namazı öncesi ve sonrası olduğu gibi yatsı namazı öncesi ve sonrası da camilerde kalabalık bir cemaat olur. Özellikle Araplar ve Afrikalılar geleneksel elbiselerini giyerler. Hafta sonları insanlar genelde çalışmadığı için camilerin daha da dolduğu söylenebilir.
Birçok camide iftar sofraları düzenlenir. Kimisi her gün kimisi sadece hafta sonları düzenler bunları. Tüm Müslümanların alışageldiği bir toplantıdır. Ve herkes akşam namazlarını eda ettikten sonra birlikte iftar sofralarına yönelirler. Sofra duaları sesli yapılır ve büyük bir birlik beraberlik duygusu oluşur. Özellikle büyük camilerde o kadar farklı kökenli Müslümanlar gelir ki İslam’ın birleştirici ruhu zuhur eder. Ümmet bilinci keskinleşir ve insanlar arasında muhabbet artar. O yüzden iftar sofraları büyük önem taşır.
Bazen camilerde yatılır ve farklı sohbetler düzenlenir. Özellikle gençler bu tür aktiviteleri severler. Çünkü sohbetin yanı sıra tüm geceyi arkadaşlarıyla geçirme fırsatları doğar. Tüm gece boyunca farklı cami ve vakıflarda sohbetler, yarışmalar, oyunlar düzenlenir.
Toparlayacak olursak, Ramazan ayı Müslümanlar için tam manasıyla birbirlerine yakınlaşma fırsatı doğuruyor. Bayram geldiği zaman ise yine birçok cami çocuklara hediyeler dağıtır. Bayram havası belki kısa sürer. Ama insanlar birbirleriyle sarılır ve birbirlerine hayır duada bulunurlar.
Hem Türkiye’de hem de Kanada’da Ramazanı tecrübe ettiniz. İki Ramazan’ı kıyaslayacak olursanız neler söyleyebilirsiniz?
Türkiye’de duyulan ezan sesinin yerini hiçbir şey tutmaz. Kanada’da açık ezan okunması yasak olduğundan ötürü bu eksikliği derin bir şekilde hissediyoruz. Ama son tecrübe ettiğim Ramazanlar Türkiye’de ne kadar bilinçsiz ibadet edildiğini gösteriyor.
Öncelikle Kanada ile başlayalım, ardından Türkiye ile kıyasına geçelim. Kanada’da Ramazan ayı için özel imam getirilir ve hafız olması gerekir. Birçok cami bunu uygular. Çünkü teravihler hatimlerle kıldırılır. Türkler ve Pakistanlılar dışında herkes teravih namazlarını 8 rekat olarak kılar. Mesela biz kendi vakfımızda 20 rekat olarak kılarız. Ama cemaatin bir kısmı 8 rekattan sonra dağılır. Teravihlerin hatimle kıldırılması huşumuzun artmasına vesile oluyor. İmamın okuduğu ayetleri anlıyorsanız zaten tam manasıyla mest oluyorsunuz. Özellikle Arap veya Arap diline hakim olan Müslümanlar normal vakit namazlarının da uzun kıldırılmasını isterler. Çünkü Kur’an’ı anlarlar. Türkiye’de ise namaz ile ferahlamak yerine namazdan ferahlamak anlayışı hakim.
Son dediğiniz güzel bir nitelendirme oldu. Biraz daha açabilir misiniz?
Benim gördüğüm kadarıyla bir an önce bitirelim de bu yükü omzumuzdan atalım anlayışı var sanki. O yüzden öyle söyledim. Türkiye’de geçirdiğim Ramazan aylarında şunu fark ettim. Birkaç cami hariç, genelde imam da çok kısa ayetler okuyup 20 rekat namazı yarım saat içerisinde bitirmeye çalışıyor. İnsanlar Kur’an’ın dilini anlamadıkları için sıkılabilirler belki. Ama yine de namazı sakin ve yavaş şekilde kılabiliriz diye düşünüyorum.
Sonuç olarak Ramazan ayını Kanada’da geçirmek çok kaliteli teravih namazları kılmamıza vesile oluyor. Türkiye bu konuda bir hayli zayıf diyebilirim. Ama başta belirttiğim gibi, ezan sesini duymak ve o sesin içinde kaybolmak ayrı bir huşu kaynağı benim için. Türkiye’nin ezan seslerine hep hasret kalmaktayız buralarda.
Türkiye ile alakalı değinilmesi gereken bir başka nokta ise aile ve akraba ziyaretleri denebilir. Ve tabii ki Ramazan’a özel yemekler. Ramazan ayı boyunca Türkiye’de eş, dost ve akraba ziyaretleri bir hayli yoğun oluyor buraya göre. En azından pandemi öncesi öyleydi. Kanada’ya gelince ziyaretleşme Türkiye’deki kadar yaygın değil. Yemekler için de mesela Türkiye’nin simiti, böreği, Ramazan pidesi burada bulamadığımız nadide nimetlerden. O yüzden her iki ülkenin de kendine has güzellikleri ve eksikleri var sanırım.
Gayrimüslimlerle olan etkileşiminiz nasıl peki? Onlar size nasıl bakıyor?
Müslüman ve gayrimüslimler arasındaki etkileşime gelirsek Müslümanlar komşularına yemek ikramında bulunuyorlar. Ama bu bulunduğunuz bölgeye ve komşularınıza göre değişebiliyor. Bundan belki 20 yıl öncesine kadar gayrimüslimler Müslümanları pek tanımazlardı. Ama şimdi herkes İslam’ı bir şekilde biliyor. Bazen yanlış kaynaklardan bilgi edinseler bile, gayrimüslimlerin de İslam hakkında bilgileri var. Özellikle öğrenciler arasında oruç çok konuşulduğu için öğretmenler dahil tüm okul personeli Ramazan ayını iyi bilir. Göçmenlerin yoğun olduğu bölgelerde Ramazan ve Kurban Bayramları iyi bilinir.
Genelde saygı duyarlar. Müslümanlar rahat yaşarlar. Dini özgürlüklere saygı duyulduğu için herkes kendi dinini istediği şekilde yaşayabilir. Son dönemlerde birkaç islamofobik olaya şahit olduk. Ama bunlar çok az sayıda. Nefret suçlarının yükselişte olduğu söylense de genelde rahat yaşıyoruz diyebilirim.
Gayrimüslimleri iftara davet ediyor musunuz?
Bazen vakıf görevlileri bazen de vakıf müdavimleri kendi çevrelerindeki gayrimüslimleri davet ediyorlar. Bu davranış herkesin benimsediği bir hale geldi. Çünkü bir yandan dinimizi tanıtmak, medyanın gösterdiği gibi insanlar olmadığımızı anlatmak için bir vesile oluyor. Böylece islamofobik duyguları bir nebze olsun bastırmayı ve ön yargıları kırmayı amaçlıyoruz. İftar sofralarını tecrübe eden bir gayrimüslimin Müslümanlara karşı bakış açısı çok değişiyor. Ve bunu kendi çevresine aktarıyor. Kendisi Müslüman olmasa bile artık pozitif duygular beslemeye başlıyor. Bazen davetsiz misafirlerimiz de olabiliyor. Evsiz barksız insanlar geliyor. Ve onları diğer misafirlerimiz gibi hiçbir fark gözetmeksizin ağırlıyoruz. Multikültürel anlayış ve tolerans tüm vakıflarda mevcuttur.
Toplu iftarlar yapılıyor mu? Yapılıyorsa nasıl oluyor?
Yukarıda değindiğim gibi vakıf, cami ve dernekler toplu iftarlar düzenlerler. İmkanı olanlar her gün, diğerleri ise hafta sonları sofralar hazırlarlar. Dileyen böyle bir hizmette bulunabiliyor. Birçok camimizde iftarlar bir gelenek haline gelmiş ve herkese açıktır. Hatta bazı vakıflar o kadar büyük çapta sofralar hazırlar ki evsiz barksız, muhtaç olan gayrimüslimler de bu sofralara katılır ve karınlarını doyururlar. Bu açıdan da iftar sofralarının ayrı bir önemi var.
Ancak geçen yıldan beri iftar sofraları hazırlayamıyoruz. Ve Ramazan aylarımızın manevi atmosferini tamamen kaybetmekteyiz desek abartmış olmayız. İnşallah bu durum fazla uzamaz. Ve gelecek Ramazan aylarında tüm mü’min kardeşlerimizle yeniden buluşup kucaklaşabiliriz.
Kadir Gecesi’nde neler yapıyorsunuz, nasıl kutlanıyor?
Kadir Gecesi herkes camilerde toplanır. Farklı programlar ve sohbetler düzenlenir. Bazı kişiler camide sabahlamayı tercih ederler. Normalde yatsı veya teravih namazından sonra kapanan camiler Kadir Gecesi için sabah namazına kadar açık kalır. Daha önce de belirttiğim gibi, Ramazan ayının bereketini yakalamak istiyorsanız iş sizde bitiyor. Bu hususta bireysel çabanız önemlidir. Kendinize uygun manevi ortamı oluşturmak için gayret etmezseniz o havayı bir türlü yakalayamazsınız. Çünkü topluma yayılmış bir halde yaşanan İslam’dan söz edemeyiz. Gayrimüslimlerin çok olması ve ibadet edenlerin de az olması sebebiyle dışarıda manevi bir ortam hissedilmiyor. Eğer farklı İslam ülkelerini ziyaret ederseniz ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
İmamlar Ramazan’da hangi konuları işliyor?
Her vakıf ve cami kendi konularını belirler. Daha çok imam kendisi belirler. Kadir Gecesi her zaman ayrıdır tabii. O sebeple, ne kadar farklı konulara değinilse de Kadir Gecesi’nin konusu ezelden belirlenmiştir desek abartmış olmayız.
Ramazan’ın son on günü itikaf imkanı var mı camilerde? Bu konuda nasıl bir tutum var?
İmkanı olanlar itikafa girebiliyorlar. Vakıf ve camilerin kendi şart ve imkanlarına göre değişebiliyor tabii. Ama girmek isteyen sorunsuz bir şekilde ibadetini tamamlayabiliyor. İtikaf yapan birini gördüklerinde insanlar evlerinden yemekler de getiriyorlar.
Ramazan’la birlikte Müslümanların hayatında açıkça değişen şeyler var mı?
Bu tamamen kişiye bağlı bir durum. Ama şunu söyleyebilirim, önceden oruç tutmayan insanlar pek yoktu. Tutmayanların da gerçekten bir mazereti varsa bunu belli etmekten çekinirdi. Şimdiyse birçok kişi kendine mazeret uydurup oruç ibadetini yerine getirmiyor. Çevremde birçok kişide herhangi bir değişiklik görmüyorum. Ama bazı kişiler de en azından günahlarını terk ediyorlar. Bu bazen sadece Ramazan ayına has olduğu gibi bazen de gerçek bir tövbe oluyor. Hidayeti veren de, günahlardan koruyan da Allah’tır. O yüzden bu insanları kınamak veya yargılamak gibi bir tutum içine girmemek lazım.
Allah nasip ederse ben de seneye orada eğitimime başlamayı planlıyorum. O sebeple biraz da ülke özelinde bazı sorular soracağım. Mesela Başbakan Trudeau’nun bayram tebrik mesajları ve iftar yemeklerine iştirak etmesi artık bir klasik haline geldi. Ülkede yaşayan Müslümanlar ve gayrimüslimler bu olayı nasıl yorumluyor?
Göçmenlerin gözünde Trudeau gerçekten kuşatıcı bir başbakan. Herkesi kucaklıyor ve tüm din ve kültürlere saygı duyuyor. Müslümanlar tarafından genelde çok seviliyor. Zaten Liberal Parti göçmenlerin neredeyse tamamının desteğini alan bir partidir. Trudeau gibi saygılı ve kucaklayıcı birisi tabi ki seviliyor. Ve farklı vakıf ve camilerin iftar sofralarına davet ediliyor.
Kanada önemli bir göç ülkesi ve 100’den fazla ülkeden insanın yaşadığı çok kültürlü bir yapısı var. Aynı şekilde farklı milletlerden Müslümanlar da orada yaşıyor. Ramazan’da bunlar arasındaki ilişki nasıl, ortaklaşa yapılan herhangi bir faaliyet var mı?
Tam manasıyla ortak bir düzenin kurulmasından bahsedemeyiz. Ama tüm vakıf ve camiler herkese açık olduğundan dolayı her cami kendine has bir mozaik oluşturuyor diyebiliriz. Kimi camiler farklı milletlerden gelen Müslümanları içerdiği halde kimileri daha homojen bir yapı arz ediyor. Bu da caminin bulunduğu bölgeye göre değişebiliyor. Mesela benim gittiğim camiler genelde Kuzey ve Orta Afrika kökenli insanlarla doluyor.
Farklı camiler bayram aktiviteleri düzenliyorlar ama her vakıf kendi programını hazırlar. Henüz birçok cami ve vakfın buluşabildiği bir ortak bayramlaşma programı yapılmadı. Ama bahsettiğiniz çok güzel bir fikir, gerçekleşmesi için de hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız.
Ramazan geldiği zaman okulda öğrenciler için bir farklılık oluyor mu? Hem öğretmenlerin tutumu hem idarenin tutumu hem de gayrimüslim öğrencilerin tutumu açısından. Mesela iftar vakti Müslüman öğrenciler için yemek çıkıyor mu ya da herhangi bir değişiklik söz konusu mu?
Önceden pek bir şey yapılmıyordu. Yani Müslümanların mübarek ayı olduğu biliniyor ve pek konuşulmuyordu. Son 5 yıldır bazı üniversiteler sınav tarihlerini Ramazan bayramını göz önünde bulundurarak ayarlamaya başladılar. Resmi olarak değil tabii ama adet olarak dini bayramların göz önünde bulundurulduğunu görüyoruz. İlkokul veya ortaokul ortamlarında bu daha zor tabi. Bir de şu var, önceden bazı bölgeler göçmen öğrencilere pek maruz kalmıyorlardı. Ama artık Kanada’da bulunan tüm okulların bir göçmen öğrencisi oluyor. Dolayısıyla okullar da öğrencilerin durumuna adaptasyon sağlamaya çalışıyorlar.
Kanada İngilizce ve Fransızcayı benimsemiş çift resmi dili olan bir ülke. Hem konuşulan dil hem de kültürel yapı ve tarihi süreç düşünülünce, bazıları Kanada’yı Quebec ve diğer eyaletler gibi ayrı tutuyor. Sizce Müslümanlara yaklaşım açısından eyaletler arası farklılıklar var mı?
Bu konu tarihe dayanan bir konu, o yüzden konuşmaya başlarsak uzar. Ama birkaç kelam edeyim yine de. Genelde Quebec eyaletinde yaşayan insanların İslam’a ve Müslümanlara karşı daha çok önyargılı olduğunu görüyoruz. Quebec eyaleti yakın bir tarihte laiklik kanunu getirdi. Ve devlet çalışanlarının herhangi bir dini sembol taşımaları yasaklandı. Ne yazık ki bu yasak en fazla başörtülü kardeşlerimizi etkiledi. Henüz anayasa mahkemesi süreci devam ediyor. O yüzden bu kanun tasarısının onaylanmaması için gayret gösteriyor ve dua ediyoruz.
Göçmen kökenli insanlarla konuştuğunuz zaman Quebec eyaletinin ırkçı tavırlar takındığını söylediklerine şahit olursunuz. Kanada’nın diğer eyaletlerinde ise böyle bir şikayet pek duymadım.
Kanada tarihinde sömürge öncesi döneme baktığımızda yerli halkları görüyoruz. Ve onların bir kısmı geleneklerini hâla devam ettiriyorlar. Eskimo inuitler ve melez metisler onlardan en fazla nüfusa sahip olanlardan iki grup. Mesela onlar Ramazan’ı biliyor mu, nasıl yaklaşıyorlar? Kendi kültürlerinde benzer şeyler var mı?
Belki de Müslümanların en büyük eksikliği bu konudadır. Yani dinimizi tebliğ konusu. Bu konuda çok zayıf kalıyoruz. Ve yerlilerin İslam’ı bildiklerinden veya duyduklarından pek emin değilim. Onların kendilerine has bölgeleri olduğu için irtibat sağlamak daha zor olabilir. Ama yine de bir iletişim kurmak lazım. Bu soru da bize görevimizi hatırlatmış oldu.
Son olarak bayramı sorayım. Kanada’da bayram resmi olarak tatil mi? Bayramı nasıl geçiriyorsunuz?
Bayram günleri resmi tatil olmadığı için müsait olanlar bayram namazını kılabiliyorlar. Ama genelde herkes iş yerinden veya okulundan izin almak için gayret gösteriyor. Genelde bayram namazından 1 saat önce imam vaaza başlar ve sonrasında namaz kılınır. Namazdan sonra herkes birbirleriyle bayramlaşır. Ve orada evlere dağılır veya kurban kesmeye gidilir. Kesimhanelerin hijyen kuralları çok katı olduğundan dolayı tüm çiftliklere kurban kesme izni verilmez. Ama genelde Müslümanların anlaştığı ve bildiği çiftliklere gidilir. Ziyaretleşmeler yapılır ama çok kısıtlı diyebilirim. Genelde herkes kendi geniş ailesiyle bir araya gelir ve bayram merasimleri yapılır.
Diğer ülkelerdeki söyleşileri okumak için tıklayın: Ramazan Söyleşileri
Öylesine biri