Yoldaki Mühendis İnceleme #2 – Anektodlar
Filistin davasında 67 müebbet ve 5200 sene ile en uzun hüküm verilmiş olan mahkum Abdullah Galib Bergusi’nin işgal hapishanelerinde kalırken, kızının “Sen kimsin?” sorusuna binaen yazdığı hayat hikayesinden oluşan Yoldaki Mühendis kitabı;
Direnişin, yürekten benimsendiği takdirde yalnızca silahla olmadığını en çarpıcı anılarıyla anlatan kıymetli bir eser. Bu eserde Bergusi hayatını dönemlere ayırmış. Asıl mücadelenin nasıl bir hazırlık ve süreklilik gerektirdiğini vurgulamış. Kendisi Filistin’de doğmamış olsa da, atayurdu Filistin için canını tehlikeye atan bir mühendis.
Anlattığına göre Bergusi’yi harekete geçiren yabancı pasaportu olanların Kudüs’te namaz kılmalarına izin verildiği halde Filistinli gençlerin Mescid-i Aksa’ya girip namaz kılmalarının engellenmesi ve insanların tartaklanarak mescit dışına çıkarıldığını görmesi olmuştu. Bergusi, Filistin’i özgürleştirmek ve siyonizmi Filistin’den kovmak için yemin ettiğini, şehadeti arzuladığını ve Filistin’in Mescid-i Aksa’sı ve Kudüs’ü ile uğruna harcanan her şeyi hak ettiğini yazıyor.
Yine bir sözüyle daha direnişinin amacını özetliyor: “Direnişim ve düşmana karşı mücadelem bir makam elde etmek ya da benden övgüyle bahsetmeleri için değildi, topraklarımızın ve mukaddesatımızın düşmanın elinden kurtarılması için alnımıza cihat yazan Âlemlerin ve Filistin’in Rabbi Allah içindi.’’
Babasından aldığı şu uyarılar dikkate değerdir:
“Gittiğin devletlerde kanun, hukuk var. Hükümetler kanunlara ve yasalara göre hareket ediyorlar. Fakat burada güçlü zayıfı ezer. Sözlerinde durmayan ve anlaşmaları bozan siyonizmin kanunu var burada. Burada insana insan olduğu için saygı göstermezler.’’ Bu sözler işgal yönetimini tanımlıyordu.
Cihat ve direniş yolunda yürümeye başlamak için mal, bilgi ve fiziksel gücün yeterli olmadığını söyleyen Bergusi, kendi gücünün ve zayıf noktalarının farkında olmak gerektiğini savunuyor. Bu anlamda dört dil biliyor olması ve sürekli bir şekilde amacına yönelik alanlarda kendini geliştirmiş olmasıyla, mücadelenin tek yönlü olmaması gerektiğini ortaya koymuş.
Eli silahlı işgal askerlerine karşı sadece taş atabilen Filistinlileri görünce, hem patlayıcı madde yapmış hem harap edilen köylerin yeniden inşasında çalışmıştı. Böylece “Bu savaş sadece Abdullah Bergusi’nin değil bizim de savaşımız.” diyen halkın desteğini de almıştı. Bunun yanında, “Eğitimde zorlanan savaşta kolaylığı bulur.’’ ilkesiyle gece gündüz çalışmış ve yeni direnişçiler yetiştirmiş. Mühendisliğini direniş için etkili bir biçimde kullanmış ve işgalcinin derdi olmayı başarmış.
Filistin direnişine öncelikle kalbiyle, aklıyla, silahıyla, canını ortaya koyarak katılan Bergusi, tutuklanmasının ardından kalemi ve mürekkebi ile mücadelesine devam etmiş.
Satırlarında:’’ Kahramanların ve büyük insanların hayatlarına ışık tutmak ve cihat eylemlerini satırlara dökmek, elde tüfek direniş meydanında düşmana karşı savaşmaktan daha önemsiz değildir. Çünkü bu zor zamanda samimi ve gerçek bir söz, kurşundan daha güçlü, patlayıcı maddeden daha etkili olabilir.’’ diyerek mücadele çeşitlerinin önemini zikretmiş. Kitaba eklediği şiirlerinde fizikî ve ruhî halini, özgür Filistin hayâlini anlatmış.
Kitapta bizlere:
Gereken yer ve zamanda gerektiği gibi vaziyet almanın önemi çok iyi anlatılmış.
Ayrıca bazı önemli vurgularını da dikkate almamız da fayda var;
İhtiyacı görüp ona göre hareket etmek
Hedefine ve amacına yönelik olarak sürekli kendini geliştirmek,
Karar verdikten sonra kararından asla taviz vermemek,
Düzgün organizasyon yapmak, örgütlenebilmek ve elindeki her malzemeyi direniş için kullanabilmek,
Bütün başarıları Rabbin kereminden bilmek,
Düşmanı tanımak, kullanabileceği gücü öğrenmek,
Direnmekten ve düşmana karşı mücadele etmekten asla vazgeçmemek.
Tüm bunlar ayrıntılarıyla anlatılmış.
“Bu yolda önümüzde iki seçenek var: Ya şehâdet ya da esaret’’ sözlerini aklımıza ve gölümüze kazıyan Kassam komutanı halen esaret altında, zalim işgal hapishanelerindedir.
Çok geç kalmışım
Hakkını helal et
Gerçekten mesaj yüklü güzel bir hülasa.