7 Maddede Niçin Siyer Okumalıyız?
Siyer kelimesi, siret kelimesinin çoğuludur. Siret kelimesi ise sözlükte “tavır ve hareket, hayat tarzı, tutulan yol, tabiat, gidişat” gibi birbirleriyle bağlantılı birçok kelimeye karşılık gelir. Dolayısıyla literatürdeki karşılığı Hz. Muhammed’in (sav) hayatı olarak karşımıza çıkan siyer, aslında sadece kronolojik sıraya dizilen olaylar zinciri değildir. Değişen zeminde insanoğlunun doğru kameti alabilmesi adına birçok bilgi barındırır. Ayrıca Müslümanca yaşamaya çalışan bizler için, güzel ahlak peşinde koşanlar için en güvenilir kaynaktır diyebiliriz. Bu denli önemli olan siyeri niçin okumalıyız sorusuna 7 maddede cevap vermeye çalıştık. Gelin hep birlikte bunlara bir göz atalım:
Rabb’imizin emri ve Resulullah’ın emaneti olduğu için
- “O (peygamberiniz), size ne verdiyse ondan alın, size ne yasakladıysa ondan da uzak durun.” (Haşr, 59/7)
- “Size sarıldığınız müddetçe asla sapmayacağınız iki emanet bırakıyorum. Onlardan biri Allah’ın kitabı, diğeri ise benim sünnetimdir.” (İmam Mâlik, Muvatta, Kader, 3)
- “Andolsun ki Allah’ın Resulü’nde sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikreden kimseler için, çok güzel örneklikler/rehberlikler vardır.” (Ahzap 33/21)
İdeal kulluğu/ insanlığı öğrenebilmek ve uygulayabilmek için
Peygamber Efendimizin hayatı, vahye adım adım tabi olmuş ve inen her bir ayetle yenilenip filizlenen bir bereket taşımıştır. Onun hayatına şahitlik eden sahabe ve onların Peygamber Efendimiz ile olan diyalogları bizler için de bir yol göstericidir. Peygamberimizin günlük hayatta yaptığımız hatalara benzer hatalar yapabilen sahabeye yaptığı ikazlar ve tavsiyeler, sahabeyle ortak olan dertlerimize verdiği telkinler aslında bir nevi bize yapılmış gibidir. Dolayısıyla kulluk yolunda kendimizi şekillendirmemiz için siyer bize ışık tutar.
Tefsir, hadis ve sünnet ilimleri, fıkıh ve hukuk ilimleri ve ahlaka/zühde dair ilimleri her yönüyle anlayabilmek ve onlarla amel edebilmek için
Rabbimiz net bir çizgi çizmediği meselelerde bazı bilgilerin pratiğe dökülmesi noktasında farklı görüşler ortaya çıkması normaldir. Bu noktada Peygamber Efendimizin günlük hayattaki uygulamaları, bize en doğru olanın resmini çizer. Bazı hükümlerin çıkarıldığı olayların bağlamı yine siyer tarihinde incelendiğinde de hükümlerin sıhhati daha güvenilir bir hâl alır.
Kur’an’ın bize ne söylediğini daha iyi anlamak için
“Siyer, sünnetin beyanı; sünnet ise Kur’an’ın beyanıdır.” Ayetlerin nüzul sebeplerini bilmek işin bağlamını kavramaya vesile olur. Bununla birlikte ayetlerin Peygamber Efendimizin hayatında nasıl tecelli ettiği ve Peygamber Efendimizin ayetleri nasıl yorumladığı Kur’an ile olan irtibatımızı ve dolayısıyla kulluğumuzu ıslah eden bir kaynaktır. Bu amaçlara hizmet eden siyere müracaat da yanlış anlama-yorumlamanın önüne geçmek adına bizim için bir zorunluluktur.
Rabb’imizi doğru tanıyabilmek, onunla ilişkimizi gözden geçirebilmek için
Şüphesiz Allah ile en sıkı bağ, Allah’ın peygamberleriyle olan bağıdır. Taşıdıkları vazife ve sahip oldukları sıfatlar sebebiyle en sahih kulluk yine onların kulluğudur. Bu noktada Esma-ül Hüsna’nın tecellisini daha iyi tasavvur etmek, Allah’ın sıfatlarını Peygamberimizin gözünden kavramak, haşyetimizi ve ihlasımızı arttırmak noktasında siyer bizim için çok önemli bir yer tutar. Resulullah’ın duaları ve Rabb’imize olan hassasiyeti de bizim Allah ile olan ilişkimizi güzelleştirici ipuçları taşır.
Peygamber Efendimizin değerini kavrayabilmek, onu anlayabilmek, ona olan sevgimizi ve bağlılığımızı arttırabilmek için
İnsan, seviyorum ve inanıyorum dediği bir kişi için onu mutlak surette tanımadan bu hislerinde tam emin ya da gerçekçi olamaz ve dolayısıyla tavırları çelişir. Peygamber Efendimizi tanımadan, onun hayatının inceliklerini bilmeden onu tanıyorum ve inanıyorum dememiz de eksik kalır. Dolayısıyla onun hayatını öğrenmek, onu tanıdıkça sevgimizin artması ve onu örnek aldıkça ahlakımızın güzelleşmesi kaçınılmazdır. Aksi halde dışarıdan ona atılan çamurların bizim eksik bilgilerimizi daha da bulandırması ve bizi Peygamberimizden/dinimizden uzaklaştıracak olması muhtemeldir.
İslam, iman, ihsan ve ihlas gibi nice kavramları esas anlamları ile öğrenebilmek için
Peygamber Efendimizin özellikle nübüvvet sonrasındaki hayatının ilk dönemleri hep yanlış bilinen kavramların doğrularını anlatmakla geçmiştir. İnsanoğlunun inancı ve davranışları kullandığı kavramların anlam ve bağlamlarına göre değişir. İçi boşaltılmış kavramların hakikatine varmak, düşünce hayatımıza ve amellerimize bu doğrultuda yön vermek için siyerden istifade etmeliyiz.