
Suriye’de 2011’den bu yana iyice kızışan ihtilafın getirileri ülkemizde de yakından hissediliyor. Bilindiği üzere Türkiye son yıllarda en çok sayıda savaş mağduruna kapı açan ülke. Yine de misafir ettiğimiz Suriyeli kardeşlerimiz büyük şehirlerde zorlukla düzen kuruyorlar ya da kuramıyorlar. Maddi zorluklara dil sorunu, kültür şoku ve memleket özlemi de eklenince sivil toplum kuruluşlarına çeşitli alanlarda büyük sorumluluklar düşüyor. Nitekim Türkiye’de diğer ülkelerle kıyas dahi edilemeyecek sayıda mültecinin bir şekilde barınmasında yardımsever toplulukların payı son derece büyük. Üstelik bu toplulukların bir kısmı maddi destekten öte belirli sorunlara yönelik çalışıyor. Yeryüzü Çocukları Derneği de bunlardan biri.
Toplu taşıma kullananlar bilir; İstanbul’da bir saat yolculuk ederek onlarca Suriyeli çocuğun yolculara bir şeyler satmaya çalıştığını görmek işten bile değildir. Zaman zaman insanların çocuklara birer dilenci muamelesi yaptığına üzülerek şahit oluruz. İşin kötüsü, bu durumda çocukların eğitimsiz kalarak toplumdan dışlanmış kişilere dönüşmesi gerçekten de muhtemel. Kısacası vicdanı tamamen bir kenara bırakıp faydacı bakış açısıyla değerlendirsek bile okuldan mahrum büyüyen çocukların ne denli büyük bir toplum meselesi olduğu ortada.
YEÇED, bu meselenin çözümüne hizmet eden, mülteci çocukların eğitimine adanmış bir kurum. 2016’da “Onun işi okumak” sloganıyla yola çıkan topluluk, 220 çocuğun hayatına dokunmuş durumda. YEÇED ailesi sponsorlardan gönüllülere geniş bir ekipten oluşuyor. Çalışan çocukların ailelerine bağışta bulunmak, çocukların dil kabiliyetini geliştirmesine yardım etmek, onları derslerinde yardımcı olacak mentorlarla buluşturmak derneğin sürdürdüğü çalışmaların sadece bir kısmı.
Olmaları Gereken Yerdeler
Ekip, öğrencilerin okula adapte olup devam etmelerini sağlamak için hiçbir şeyi esirgemiyor. Bu güzel proje nasıl başlamış derseniz, YEÇED’in resmi sitesinde şöyle bahsediliyor:
Kamera karşısında ‘Çalışmak değil, okumak istiyorum’ diyen Muhammed’in çağrısıyla. O gün izledikleri haber karşısında bir şeyler yapma gereği duyan bir grup arkadaş, Muhammed’i çalıştığı iş yerinden alıp okula yazdırdı. Muhammed hafta içi her gün sabah 8 akşam 8 çalışmak zorunda idi.
Şimdi Muhammed gibi onlarca çocuk işçinin okula gönderilerek topluma karışmaları sağlanıyor. Sadece bireylerin değil toplumun kaderi büyük ölçüde değişiyor.
YEÇED’de her türlü iyiliğe yer var. Gönüllüler başka başka şekillerde, bazen resim çizerek, bazen bir harf öğreterek, sandalye taşıyarak, bağış yaparak, bir miniğe gülümseyerek hayra vesile oluyor. İftarlar, şenlikler düzenlenerek proje mekanik bir yardımdan öteye taşınıyor, muhacir ile ensar arasında kurulan bir gönül bağına dönüşüyor. Herkesin sadece elinden geleni yapmasıyla daha güzel bir dünya inşa oluyor desek abartmış olmayız. Kulağa ne kadar basit geliyor değil mi? YEÇED Allah’ın razı olacağı işler yapmayı bizim için daha kolay hale getiren sayısız kuruluştan biri. Fikirlerin eyleme dönüşüp gerçek hayatları değiştirmesine şahit olmak insanın tecrübe edebileceği en mucizevi hislerden biri olsa gerek. Bunun gerçekçi bir temenni olduğunu bize göstererek ilham veren genç topluluklar, yaptıkları işlerle takdiri hak ediyor.