Esirlikten Zevceliğe: Hz. Cüveyriye (r.a)
Hz. Muhammed (sav), çeşitli nedenlerden ötürü birçok evlilik gerçekleştirmiştir. Kimi zaman dul bir kadını ortada bırakmamak için, kimi zaman ise Müslüman olanların sayısını arttırmak için. Efendimiz (s.a.v)’in Hz. Cüveyriye (r.a) ile olan evliliği bu hususta çok önemlidir. İki düşman kavmi birbirine akraba eden, müşrikleri Müslüman yapan bu evlilik ise bir esirlikten doğmuştur. Esir düşmüşken daha sonra Efendimiz (s.a.v)’in eşi olmuş olan Hz. Cüveyriye (ra) bu yazımızın konusudur.
Cüveyriye Bint Haris (r.a) Kimdir?
607 yılı civarında doğduğu bilinen Huzâa kabilesinin Benî Mustalik kolunun reisi olan Hâris b. Ebû Dırâr’ın kızıdır. Efendimiz (s.a.v) ile evlenmeden önce kendi amcasının oğlu Safvan ile evlenmiştir. Kendisi gibi kabilesinin bir çoğu Müslüman olmamış, hatta Hendek Savaşı öncesi Efendimiz (s.a.v)’e savaş hazırlığına girişmişlerdir. Bunu haber alan Efendimiz (s.a.v) Benî Mustalik Gazvesi ile onları mağlup ettiğinde, Hz. Cüveyriye (ra) eşini savaşta kaybedip esir düşmüştür. Daha sonra Efendimiz (s.a.v)’in kendisini kurtarması ve nikâhına alması ile Efendimiz (s.a.v)’in hem eşlerinden hem de ümmetinden biri olmuştur.
Müslüman olan Hz. Cüveyriye’nin asıl ismi “temiz, saliha kadın” anlamındaki Berre idi. Efendimiz (s.a.v) insanın kendi kendini temize çıkarmasına sebep olacağından ötürü onun ismini küçük kız manasına gelen Cüveyriye ile değiştirmiştir. Hz. Âişe validemizin anlattığına göre Cüveyriye validemiz çok fazla ibadetine düşkün biriydi. Oruç tutmaktan ve diğer ibadetlerini yapmaktan asla geri kalmayan bir hanım sahabiydi. Efendimiz (s.a.v)’den de toplam 7 tane hadis rivayet etmiştir. Kimi kaynaklara göre 50, kimi kaynaklara göre 56 yaşında Medine’de vefat etmiştir.
Aileleri Birleştiren Evlilik
Beni Mustalik Gazvesi’nin ardından eşini kaybeden Cüveyriye, diğer esirlerle birlikte Medine’ye götürüldü. Medine’de savaş ganimeti olarak askerlere dağıtılan esirlerden Cüveyriye, ashaptan bir kişinin hissesine düştü. Hissesine düştüğü kimselerden azad edilme karşılığını öğrendikten sonra kendisini azad etmesi ve bu ücreti ödemesi için Hz Peygamber’e gitti.
Rasulullah’ın huzuruna gelen Cüveyriye, “Ben kavmimin reisi olan Hâris’in kızıyım. Siz de biliyorsunuz, bana belanın en büyüğü, esaret, isabet etti. Kendi üzerime azad olmak için sözleşme yaptım bu işte bana yardımcı olunuz.” demiştir. Resulullah (sav) bunun üzerine “Senin için bu isteğinden daha hayırlı olanı yok mu?” diye sormuştur. Bunun ne olduğunu soran Cüveyriye’ye Efendimiz (s.a.v): “Senin adına anlaşma bedelini ödemem karşılığında zevcem olmanı teklif etsem kabul eder misin?” demiştir. Hz. Cüveyriye (ra), bunu kabul etmiş ve Müslüman olmuştur.
Tüm bu olanlardan habersiz olan Cüveyriye’nin babası Haris bin Dırâr, kızını esaretten kurtarmak için birçok deveyi yanına alarak Medine’ye gitmiştir. Medine’ye varmadan önce develerinden en iyi olanlarından 2 tanesini vermek istemeyip Akik Vadisi’nde bir yere saklamıştır. Efendimiz (s.a.v)’in huzuruna geldiğinde kendisinin şerefli biri olduğunu söyleyerek kızının serbest bırakılmasını istemiştir. Allah’ın Rasulü (s.a.v) “Onu, dilediğini seçmekte serbest bırakıyorum.” deyince Hâris bin Dırâr kızına: “Bu zat seni serbest bıraktı, sakın bizi rezil ve mahçup etme!” demiştir. Müslüman olmuş olan Cüveyriye ise Resulullah’ı tercih ettiğini söylemiştir. Bunu duyan Cüveyriye’nin babası çok üzülmüş, savaştığı kişiyi kızının tercih etmesini beklememiştir. Ardından ise kızı için getirdiği develeri göstererek “Şu develeri senin kurtuluşun için bedel olarak getirmiştim.” demiştir. Hz. Peygamber (sav), ona “Akik’te dağın arasında, kuytuda sakladığın iki deve nerede?” diye sorunca Hâris bin Dırâr şaşkına dönmüştür. “Allah’a and olsun ki bunu benden başka bilen yoktu.” demiş ve şahadet getirerek Müslüman olmuştur. Kızı savaş esiri olmaktan kendisi ise küfrün esiri olmaktan kurtulmuştur. Sadece kendileri değil, kavimlerinden de birçok kişi de Müslüman olmuştur.
Daha sonra Hz. Cüveyriye’nin esir olarak verildiği sahabiye söz verdiği altını ödeyen Efendimiz (s.a.v), babasından kızını isteyerek Hz. Cüveyriye (r.a) ile evlenmiştir. Böylece Mustalikoğulları ile Müslümanlar arasındaki savaş sona ermiş, reislerinin de İslam‘ı kabul etmesiyle kavimdeki çoğu kişi de Müslüman olmuştur.
Hayra ve ibâdete çok düşkün olan Hz. Cüveyriye (r.a), düştüğü esir durumundan yükselerek Efendimiz (s.a.v)’in zevcesi olmuştur. Onların evliliği ise sadece Hz. Cüveyriye’yi değil, kavmini de kurtarmıştır. Ömrümüzde tıpkı Hz. Cüveyriye’nin söylediği gibi belaların en büyüğü diyebileceğimiz belalar, musibetler başımıza gelebilir. Yaşadığı musibetin arkasında bulunanın ne olduğunu bilmeyen bir Müslüman, Allah’a sığınmalı ve hayırla sonuçlanması için dua etmelidir. Karşılığında verilen mükâfatı elde etmek için sabretmeliyiz. Bu hususta bizlere Hz. Cüveyriye’nin hayatı örnek olsun. Allah ondan razı olsun.
Kelimelerin elvanından üstüne düşenle renklenmiş bir edebiyatçı. Anlamlar denizinden bir küçük damla dahi alabilmek ve verebilmek için çabalıyor.