Uluslararası Müslüman Alimler Dayanışma Derneği
Canlılar aleminin apayrı tatlar, dokular ve görünüşlerle sahip olduğu devasa zenginlik, evrenin narin parmak uçlarını oluşturur. Tüm alemlerin üstünde, bir ve tek alem İslam, Allah’ın kudretinin delili biz mahlukatların bilhassa akıl ile müşerref insanın kimlik izini taşıyan bu parmak uçlarıyla çekilmiş adeta engin bir fotoğraftır. Öyle ki İslam’ın kapsadığı ve aydınlattığı canlılar aleminde görülen çeşitlilik gibi, İslam da muhtelif düşünce ve yaklaşımlar içeriyor. Tanıtacağımız oluşum UMAD, (Uluslararası Müslüman Alimler Dayanışma Derneği) tam da bu amaç doğrultusunda ortaya çıkmış teferruatlı bir hareket.
UMAD ve Kuruluş Gayesi
UMAD, yaklaşık altı sene önce, “medresede doğmuş ve tekkede büyümüş” Abdulvahap Ekinci‘nin önderliğinde, ilim irfan, davet ve irşat gayesiyle yola çıkmış sivil toplum kuruluşları ve sosyal hizmetleri ortak bir paydada buluşturabilmeyi vizyon edinerek kurulmuş. Birbirinden farklı; ince, kalın tellerden oluşsa da nihayetinde tek ses olabilme gereksinimine binaen çalışmaya koyulmuşlar. Kuruluşunda çıkış noktaları ve hedeflerinden biri, İslam alimlerinin yeterliliklerini kuvvetlendirmek için öneriler hazırlamak. Bir diğeri ortak emele sahip kurum ve kuruluşlarla iş birliği içinde ümmetin bireysel ve toplumsal İslam şuurunu derinleştirmek. Ayrıca ilim adamları yetiştiren müesseselere bilgi desteği sunmayı ve tüm bunlara yönelik faaliyetler tertip etmeyi amaçlıyorlar.
İlim Ehlini Bir Araya Getirmek
Coğrafyamızda sayısı bir hayli çoğalmış dernekleri, sosyal hizmet vakıflarını birçok insanın aksine bir nimet olarak gören UMAD başkanı Abdulvahap Ekinci, derneği ve benzerleri arasındaki konumunu bir benzetmeyle açıklıyor. İlim, irfan, tebliğ alanlarında vazife veren kuruluşların birer su kaynağı olduğunu ve tüm insanları yalnızca bir su kaynağına yöneltmenin nice insanı susuzluğa mahkum edeceğini söylüyor. Bu yüzden besleyici ve arındırıcı kabiliyetleri ışığında, hayır işleri yürüten kurumların bir rahmet olduğunun altını çiziyor. Ayrıca onların, susuz insanların en kısa zamanda ve en yakın mesafede suya ulaşıp can bulmaları için birer vesile olduğunu ekliyor. Bunun yanında artan ihtiyaçlara karşın kaynakların, çalışmaların çoğaltılması gerektiğini söylüyor. Bu örneğin yol açtığı noktadan hareketle UMAD’ın misyon ve kaideleri inşa edilmiş ve gayretli bir bilgelikle çalışmalara başlanmış. Bunun üzerine sorumluluk alan UMAD kurucuları ve üyeleri, İslam toplumunun noksanlarını ve muhafaza etmesi beklenen değerleri doğru şekilde biçimlendirmenin birlik yolu üzerinden geçtiğine inanıyorlar. Bunu yapmanın öncelikli şartının ise ilim ehlini bir araya getirmekten geçtiği düşünüyorlar. Dolayısıyla UMAD, alimlerin beraberlik içerisindeki rehberliğinde bu teorik projenin tasarımını başarıyla tamamlamış.
Esas Fikirde Birlik Olabilmek
Alimlerin fikir ve dayanışma birliğinden gücünü alan ve İslam’ın hakikat mucizesine dayanan bu hareket, ilim ehli açısından başlıca iki ölçüt üzerinde duruyor. İlim ehlinin muhtelif görüş ve ayrılıklara rağmen aynı manzarayı, esas fikirde aynı masayı paylaşmaları bunlardan biri. Dolayısıyla her alimin benimsediği içtihat ve yöntem göz ardı edilmeksizin istisnasız hepsinin bir noktada buluşması ve buna olanak sağlayacak bir planlama, UMAD için çok önemli bir adım. Bir diğeri ise alimlerin kendi içtihat ve çözüm tekliflerine mutaassıp, gözü kapalı olmamaları hususunda. UMAD, üye akademisyen ve İslam alimlerinin kendi uzmanlık alanları haricindeki metot ve zihniyetleri, onları tamamlayan bir unsur olarak görmeleri gerektiğini savunuyor ve böyle bir çizgide ilerliyor. Aynı zamanda kuşatıcı akideyi kovalarken düşünce ve amelde şiddet ve baskıyı büsbütün reddediyor.
UMAD, hayırlı işlerin tümüne katkı sağlamak felsefesi eşliğinde yapılmayanı yapmayı düstur ediniyor ve Türkiye’nin önde gelen cemaat temsilcilerinden, hoca efendi ve akademisyenlerden oluşuyor. Derneğin ilmî, yerli ve millî ayaklar üzerine sabitlenmiş olduğunu belirten Abdulvahap Ekinci, İslami ilimler konusundaki nitelik arayışının yanı sıra yerlilikle dış müdahale ve etkilere kapıları kapatmayı hedefliyor. Ayrıca millî hafızayı diri tutarak da bize mescid kılınan bu topraklara bağlı kalmanın görev bilinmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Ekinci “Toprağı olmayanın seccadesi olmaz.” diyor ve yeryüzünün Müslüman için imanını pekiştirmeye yarayan bir fırsat olarak yaratıldığını vurguluyor.
Faaliyetlerde bağımsız ve aykırı bir oluşum olmayan UMAD, hâlihazırda belli bir bölgede bulunan hizmet ve yapıları destekleyici, temsilci ve görevliler belirleyerek oradaki ilmî zemine köprü, yardımcı bir el konumunda çalışıyor. Bu nedenle şube ve parçalanma stratejisinin aksine “Bütün çalışma ve faaliyetler bizimdir, bizim proje ve imkanlarımız da tüm İslam aleminin hizmetindedir.” prensibi UMAD’a çatı kuruluş görevi yüklüyor.
Dernek; gençlik, teşkilatlanma, davet ve irşat, Filistin ve Kudüs gibi komisyonlarda birçok projeye imza atıyor. Bunlardan bir tanesi, eğitim komisyonu altında düzenlenen medreseden mezun olan gençlere, yaklaşık yirmi akademisyen ve hoca tarafından verilen bir buçuk aylık yoğunlaştırılmış bir eğitim programı. Bu programlar, derneğin bir diğer arzusu ilahiyat ve medreselerin birinde olup diğerinde olmayan boşlukları doldurmada büyük bir etken. Ayrıyeten farklı ortam ve görüşlerin içinden doğmuş hoca ve talebeleri kaynaştırmada, diğer etkinliklerin olduğu gibi önemli bir payı var. Aynı şekilde çeşitli topluluklardan ilimle hemhal gençlere ileri seviye eğitimler yapılmakta. Bu süre çerçevesinde gençler, herhangi bir üniversitede yüksek lisans dersleri alan bir öğrenciden yüzde otuz daha fazla saat ders görüyor. Tüm bu hizmetlerin görülmesi UMAD’ın genel merkez binasında gerçekleşiyor. Elli kişi kapasiteli, konaklama ve öğrenime elverişli bina, konferans salonu, yüzme havuzu, komisyon faaliyetleri için tahsis edilen pek çok mekân barındırıyor.
Hayırda yarışan tüm organizasyon ve kuruluşlarla işbirliğine açık UMAD, farklı sanatçıların fırça darbelerinden hayat bulan asil bir tabloyu yerleştiriyor dünyalarımıza. Yegâne rengin tabiatı, ışıltısıyla geleceğimizi temsil ediyor. İlke ve hassasiyetlerin beraberliğinde her ferdin bir izi, birliğimizi görkemli kılıyor.