HaberlerAlmanyaHidayet ÖyküleriPolonya

İçindeki Boşluğu Fark ettikten Sonra Hayatı Değişti (Sonradan İslam’a Girenler)

Sana vahyolunana uy! Ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. Çünkü O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.(Yunus Suresi 109)

İslam’la tanışmadan önce içindeki boşluğu fark etti. Ailesinin yardımına rağmen huzur bulamıyordu. İçinde bulunduğu bu durumu ve çevresini uzun bir müddet sorguladı. İşte böylece Johanna’nın hayat hikâyesi başlamış oldu.

Johanna, Almanya’da yaşayan bir Polonya vatandaşı. Almanya’ya taşındıkları ilk zamanlarda, ailesi dini eğitimini vermeye çalışsa da, birçok olay onun dinden uzaklaşmasına sebep olmuş. 26 yaşında olan genç hanım, kendisini şu an 3 yaşında görüyor ve Müslüman olmadan önceki hayatı için, sadece bir deneyimdi diyor.

Yapılan haksızlıkların kaynağının İslam olmadığını öğrendim

Hayat hikâyesini anlatırken şunları söylüyor: İslam’a 5.sınıfta ilgi duymaya başladım. O zamanlar beni çok etkileyen samimi, sevecen bir kız arkadaşım vardı. Bir Ramazan ayında evlerine davet etti, ailesi çok misafirperver ve iyi insanlardı. Beni her zaman çok iyi ağırlarlardı. Ve ben de onlara karşı bir sıcaklık hissederdim.

Bu olumlu duygularının yanı sıra, bazen müslümanların hoş olmayan davranışlarıyla karşılaştığını da anlatıyor.

Onların yaptığı bu hataları İslam’a atfediyordum. Ama sonra, İslam’ın bambaşka bir şey olduğunu ve olumsuz tavırların müslümanlara yasaklandığını anladım. Yapılan haksızlıkların kaynağının İslam olmadığını öğrendim.

Böylelikle ‘her şerde bir hayır vardır’ sözü onun hayatında anlam buluyor. Şahit olduğu olumsuz tutumlar, onu birçok soruya cevap aramaya ve Kur’an’ ı araştırmaya sevk ediyor. Ailesinden aldığı cevaplar ise ne yazık ki tatmin edici olmuyor.

Benim eksiklik hissettiğim yeri, Allah iman ile doldurdu.

İçinde oluşan sorular ve boşluk onu bir arayış içine atıyor. Önce kendini bulmaya ardından aradığını bulmaya… Bu arayışla 21 yaşında ailesinin evinden ayrılan Johanna, bu süreci bizlere şöyle anlatıyor:  

“Güzel bir çocukluk geçirmiştim. Maddi anlamda da hiçbir sıkıntım olmamasına rağmen kendimi mutsuz hissediyordum. Evden ayrılmamla beraber nefsim ve vicdanımla baş başa kaldım ve hayatın anlamını sorgulamaya başladım. Kul ister de Allah vermez mi? Benim eksiklik hissettiğim yeri Rabbim imanla doldurdu. ”Bir gün şöyle dua ediyor, Johanna:

Ey Tanrım, eğer varsan bana kendini göster, bana ulaş, bana yol göster.”

Ve Allah onu duymuş, niyâzına cevap vermişti. Dokunduğu her şeyde bir işaret zuhur etmişti.

Bu dönemde, Müslüman arkadaşı Johanna’yı dini bir toplantıya davet etti. Köln’de camiler için yardım toplama faaliyetine katıldı ve bu iyiliğe katkı sağladı. “O dönemde Müslüman olduğumu kendime itiraf etmeye başlamıştım. İslam’daki sıcaklığı ailemde bile hissetmemiştim. Orada Almanca bir Kur’an-ı Kerim meali buldum. Aynı zamanda Arapçasını da aldım. Sonraki günler arkadaşlarım beni bir yerlere davet etti ama ben Kur’an okumak için gitmedim. O beni kötülüklerden uzaklaştırdı.” diyerek anlatıyor yolculuğunu.

Hakikate yolculuğu sırasında birçok yerde çalıştı Johanna ve her durumda yeni tecrübeler edindi. Kendisini müslüman hissettiği ama çevresine henüz söyleyemediği bu dönemde, çalıştığı kuaförde bir olay yaşıyor ve duygularını şöyle ifade ediyor:

Kuaförde çalışırken, erkek bölümündeki bir amca, müslüman hanımlar için ayrılmış olan gizli yerde namaz kılmak için izin istedi. Biz de kabul ettik. O an da ilk defa namaz kılan birisini canlı izlemiştim. Secde ettiği sırada kafasının bulunduğu yerdeki kapı hızla açıldı ve neredeyse kafası yarılacaktı. Bu durum bizi bile çok korkuttu. Oysa hâla secdedeydi. Namazdan sonra kafasını ovmaya başladı. Demek ki namaz sırasında canı acımamıştı veya acıyı hissetmemişti. Kim bilir o esnada nasıl bir duygu içerisindeydi.

Vakit Islam ile bulusma vaktidir

Vakit İslam ile buluşma, hemhâl olma vaktidir

İlerleyen zamanlarda, müslüman olmak isteyen bir arkadaşıyla beraber karar verip bir camiye gittiler. Onların müslüman olacağını öğrenen diğer müslümanlar, bu kutlu olaya şahit olmak için camide toplandılar. Büyük bir kalabalığın ve şenlikli bir ortamın içinde, Johanna İslam ile vuslata erdi ve şehadet getirdi.

Bu yol çok meşakkatliydi. Ama o, Allah’ın rızası için; işinden, çevresinden alacağı tepkilere göz yumdu.

“Müslüman olduktan sonra birçok sorun yaşadım. Arkadaşlarımın birçoğunu kaybettim. Özellikle başörtüsü benim için bir seçenek değildi. Allah istiyordu ve örtündüm. Kolay alınmış bir karar değildi. İş yerindeki müdürüm bana iki seçenek sundu. Ya türbanı seçecektim ya da işimi. Ben de bir karar verdim ve işten ayrıldım.” diyor ve şu sözleri ekliyor:

Müslümanlık dilde kalmamalıydı ve yaşanması gerekiyordu. Ben de hayatımı İslam’a göre düzenledim. İçin dışa yansıdığı gibi dışım da içe yansıdı.

Bir ihtidâ hikâyesinin daha sonuna gelirken, İslam’la şereflenen bu güzel kalbin, bizlere tavsiyelerine yer verelim:

3 yıldır Müslümanım. İslamî bilgiler ise sanki bir okyanus. Müslümanlığımızı sorgulamamız gerekiyor. Bizim gibi düşünmeyen insanlara karşı hoşgörülü olmalıyız. Din kardeşlerime hep diyorum; Sorgulayın…

Elbette biliyoruz ki; iman peşinden aksiyonu da getirmeli. Müslüman olmalı ve bu yol üzerinde ölmeli insan. Rabbinin razı olduğu kul olarak, Rabbinden razı şekilde cennet müjdesini kazanmak için uğraşmalı hayat yolculuğunda. Johanna ve onun gibi arayış içinde olup İslam ile şereflenen kardeşlerimize Allah’tan sebat diliyoruz. İnşallah nice ihtidâ hikâyesini sizlere ulaştırabiliriz. Sevgiyle kalın…

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu