Gönenli Mehmet Efendi
Hayatı, kişiliği ve eğitim anlayışı ile Cumhuriyet Dönemi’nin önemli isimlerinden idealist bir eğitimci ve aksiyon adamı Gönenli Mehmet Efendi’yi tanıyacağız bu yazımızda. O; iletişim halinde olduğu tüm yaş gruplarıyla sağlıklı ve etkili iletişim kurmayı başarmış bir vaiz, onlarla aynı dili konuşabilen bir imam-hatip, güçlü hafızlar yetiştirmiş bir Kur’an kursu öğreticisi ve kıraat ilminde önemli çalışmalara imza atmış bir reîsülkurrâ. Yaşamının merkezine Kur’an ve sünneti koymuş olan bu önemli şahsiyete gelin biraz daha yakından bakalım.
Cumhuriyet Dönemi’nin önemli din eğitimcilerinden ve kıraat âlimlerinden biri olan Gönenli Mehmet Efendi, 1903 yılında aslen Kırım Tatarlarından olan Osman Efendi ile Fatma Hanım’ın oğlu olarak Balıkesir’in Gönen ilçesinde dünyaya gelmiştir. Mehmet Efendi soyadı kanunuyla beraber Öğütçü soyadını almıştır fakat halk arasında daha çok Gönenli Hoca ismiyle tanınır. Dindar bir aile ortamında yetişen Gönenli Mehmet Efendi’nin eğitimi ve hafızlığıyla İslami ilimlere düşkünlüğü ile tanınan babası Osman Efendi bizzat ilgilenmiştir. İlköğrenimini ve hıfzını tamamladıktan sonra 1920’li yıllarda İstanbul’a giden Gönenli Mehmet, Serezli Ahmed Şükrü Efendi’nin ders halkasına devam ederek 1925’te kıraat ilminden icazet almıştır. Bu yıllarda Medresetü’l-İrşâd’a kaydolan Mehmet Efendi 1924’te medreselerin kapatılması üzerine yeni açılan imam hatip mektebinin son sınıfına kaydolarak 1927 yılında bu okuldan mezun olmuştur.
Peygamberi Bir Üslup
1930 yılında ilk görevine Gönen Merkez Camii imam-hatibi olarak başlayan Mehmet Efendi, üç yıl sonra askerliğini yapmak üzere buradan ayrıldı. Askerliğinin ardından yeniden mesleğine dönen Mehmet Efendi, İstanbul’da bulunan Hacı Bayram Kaftani, Dülgerzade ve Hacı Hasan camileriyle Sultanahmet Camii’nde imamlık yaptı. Bu görevleri arasındaki en uzun görevi 1954-1982 yılları arasındaki yaptığı Sultanahmet Camii imamlığı olmuştur. Takvimler 1976 yılını gösterirken imamlık vazifesini yürütürken aynı zamanda reîsülkurrâlık görevini de üstlendi. Kur’an kurslarında fahrî öğretmenlik ve vaizlik de yapan Mehmet Efendi, din görevlilerine karşı duyulan ihtiyacı göz önüne alarak kendi gayretiyle öğrenci yetiştirmiştir. Kur’an-ı Kerim ve dinî bilgiler öğrenmek üzere Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden İstanbul’a gelen ihtiyaç sahibi öğrencilerin ihtiyaçlarını halktan topladığı yardımlarla karşılayarak önemli hizmetlerde bulunmuş ve 1940-1980 yılları arasında binlerce talebe yetiştirmiştir.
Binlerce talebe yetiştirmesinin hikmetini biraz araştırdığımızda eğitim anlayışında, “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et; onlarla en güzel yöntemle tartış.” ve “Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi.” ayetlerini esas aldığını görüyoruz. Aynı zamanda peygamberimizin “İnsanlara akıllarının alacağı şekilde konuşunuz.” hadisinden hareketle muhatap kitlesine kendine has bir üslup ile yaklaştığını yakinen görüyoruz. Nitekim birazdan anlatacağımız hikâye de bunu çok güzel örnekliyor.
Cezaevini Eğitim Yuvasına Dönüştürmek
Gönenli Mehmet 1940’lı yılların başında yanında taşıdığı bir kitap nedeniyle gözaltına alınarak Denizli’de tutuklanır. Usul gereği tutuklanması gerektiğini ifade eden cezaevi müdürü Gönenli Mehmet Efendi’ye hangi mahkûmlarla kalmayı istediğini sorar ve çok şaşırtıcı bir cevap alır. Nitekim Gönenli Hoca en ağır suçlular olan katillerin arasında kalmak istemektedir. Bu mahkûmiyeti musibet olarak görmek yerine cezaevini yeni eğitim yuvasına dönüştüren Gönenli Hoca, burada pek çok kişinin kalbine dokunur. Hoca koğuşa girdiğinde şu mısrayı okur:
Koğuştakiler hayret ederler ve derhal Hoca’nın etrafını sararak “Hocam bizden ne yapmamızı istersin, söyle!” derler. Hoca ve ardına mahkûmlar cemaat olur. Namaz ile başlayan bu manevi eğitim, Gönenli Hoca hapisten çıkana kadar da devam eder. Nitekim Gönenli Mehmet Efendi koğuştakilerin bireysel farklılıklarını gözeterek onların durumlarına göre eğitimleri ile bizzat ilgilenir. Öyle ki katil olarak girdikleri cezaevinden pek çoğu imam olarak ayrılır ve Denizli çevresinde imamlık yaparlar. Bu noktada Gönenli Mehmet Efendi’nin iletişim halinde olduğu kişi her kim olursa olsun o kişinin ihtiyaç ve sorunlarıyla bizzat alakadar olduğunu görebiliyoruz.
Her Daim Halkla İç İçe
Bütün ömrünü hayır hizmetleriyle geçiren Mehmet Efendi, Kızılay ve Yeşilay başta olmak üzere yetişebildiği hayır kurumlarının pek çok faaliyetinde bulunmuş, halkla iç içe yaşamış ve zengin fakir herkesin güven ve sevgisini kazanmıştır. Onun çalışma saatleri, devletin belirlediği mesai saatleriyle sınırlı olmamıştır hiçbir zaman. Nitekim onun hayat felsefesine göre, Hak katında makbul olan gerçek hizmet; resmî mesai ve çalışmanın sona erdiği noktadan itibaren başlardı. O halka hizmeti Hakk’a hizmet olarak görür ve günlerini yakın çevresinden başlayarak sevgi ve hoşgörüyle İslam’ı öğretmeye çalışmakla geçirirdi. Bu durum onun kişiliğini, hayata ve insanlara bakışını ortaya koyması açısından önemlidir.
İrşat konusunda da Hz. Peygamber’in “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” mealindeki hadisini, hayatı boyunca titizlikle uygulamaya çalışan Gönenli Hoca, örneklerde de olduğu gibi iletişimi çok etkili kullanmıştır. Kadınların ihmal edilen din ve ahlâk eğitimini önemser ve haftanın hemen her gününde İstanbul’un çeşitli yerlerindeki camilerde kadınlara vaaz verirdi. Temmuz 1982’de Sultanahmet Camii imamlığından emekli olduktan sonra da hayır ve irşat hizmetlerine koşmaktan geri durmayan Gönenli Mehmet Efendi 2 Ocak 1991’de vefat etmiştir. Fatih Camii’nde çok kalabalık bir cemaatin iştirakiyle, dokunduğu kalplerin gözyaşları arasında Edirnekapı Şehitliği’ne defnedilmiştir. Rabbimiz Gönenli Mehmet Efendi’nin hizmetlerini kabul buyursun. Bizlere de onun hedeflerinin izini sürebilmemizi nasip etsin.
Kendisi için kendini arayan bir gıda mühendisi. Henüz bulabilmiş değil ancak bir müddet bulunduğu bu dünyadan güzel bir hikayeyle ayrılmak istiyor.