Burkina Faso Günlükleri- 5. Gün
Bobo Belediyesi’ni ziyaret ederek güne başlıyoruz. Ziyaret ettiğimiz diğer kurumlarda olduğu gibi burada da büyük bir ilgi ile karşılanıyoruz. Belediye Başkanı şehrin çeşitli ihtiyaçlarından bahsediyor. Okul ve hastane ihtiyaçları var. İlkokul ve ortaokul olarak aynı bina kullanıldığı için yeni bir okul binası istiyorlar. Öyle ki mevcut hastanedeki maddi imkansızlıklardan dolayı doğum yapan bir kadın ve bir sıtma hastası aynı odada kalıyormuş.
Belediye Başkanı ile birlikte Engelli ve Yaşlı Bakım Merkezi’ni ziyaret ediyoruz. Binayı görünce yapılacak ne kadar çok şey olduğunu bir kez daha anlıyoruz ancak şu anda yapabildiğimiz tek şey mahallenin çocukları ve yaşlılar ile gönül dilinde anlaşmaya çalışmak. Dertlerine şu an için çare bulamasak da dertleriyle dertlendiğimizi göstererek buradan ayrılıyoruz.
Bobo’daki iş imkanlarını görebilmek ve TİKA’nın burada yapacağı çalışmalara fikir sunabilmek için pamuk yağı fabrikasına gidiyoruz. Fabrikanın sahibi olan kadın aynı zamanda bir derneğin başkanlığını yapıyor. Böylece kadınların sosyal ve ekonomik hayattaki önemli rolüne yeniden şahit oluyoruz. Fabrikayı gezdikten sonra Bobo Camii’ne gitmek üzere yola çıkıyoruz. Bobo Cami, 1880 yılında yapılmış ancak şu anda tadilatta. Caminin mimarisi hayli ilgi çekici. Kerpiçten yapılan ve irili ufaklı kulelerle çevrilen caminin her kulesine onlarca kazık çakılmış. Camiyi ve ilginç mimarisini fotoğrafladıktan sonra yürüyerek şehir merkezini gezmeye başlıyoruz.
Şehir Pazar
“Şehri tanımak için pazarı görmek gerekir.” diyerek pazar yerine gidiyoruz. Pazarda birçok tropikal meyve, üzerinde sineklerin gezdiği etler, yerel yemeklerin ağır kokusu ve samimi gülüşlü insanlar ile karşılanıyoruz. Bobo’daki ve başkentteki giyim mağazalarında bulunan vitrin mankenlerinin tamamı beyaz tenli. İnsanların zihninde beyaz tenlilerin daha güzel ve daha üstün olduğu algısı hâlâ canlı. Beyaz tenli insanlar Burkinalılara Fransızları anımsattığı için ilk görüşte bizi de Fransız sanıyorlar. Biz ise sömürgecilikle anılmadığımız için şükrediyoruz. Türkiye’nin Burkina Faso çalışmaları yaklaşık 5 yıllık bir geçmişe dayanıyor. Ümmet bizi beklerken çok gecikmişiz. Dünyanın her noktasına ulaşıp nerede bir dertli varsa ona derman olmak zorundayız.
İbrahim Tenekeci diyor ya; “Afrika’da ölen bir çocuğa, futbol maçında kaçan gol kadar bile üzülmedikçe olmayacak bu iş.” Şehri gezerken 35 yıldır burada yaşayan ve misyonerlik faaliyetleriyle tanınan Fransız bir kadından bahsediyor, Yakup ağabey. Onlar batıl davaları için bu seviyede çalışırken, bizim davamız ile ilişkimiz içler acısı. Bilirsiniz, artık “laik, demokrat ve neşeliyiz…” Batı’nın sömürdüğü bir ülkeyi tanımak için Türkiye’den gelen 12 üniversite öğrencisi olarak birçoğumuz bize sunulan nimetin ve üzerimizdeki yükün farkındayız. Yaptığımız bu ziyaretin anlamını Batılıların hiçbir zaman idrak edemeyeceğini biliyorum. Sezai Karakoç’un dizesi geliyor aklıma; “Siz bilmezsiniz. Size anlatmak da istemem.”
Devamı için tıklayın: Burkina Faso Günlükleri- 6.Gün