Bi Dünya Kudüs

Hanady Halawani: Davasına Sadık Bir Aksa Murabıtı

Dava… Nedir sahi dava? Nitekim Ebu Cehil’in de bir davası vardı ancak batıl dava üzerinde idi. Bizim temas ettiğimiz hak dava… Dava; hak olan İslam’ın esaslarının benimsenmesi, tevhid inancının sapasağlam oluşu, hedefine büyük bir azimle kitlenmesidir. Her insanın hak davası olmalıdır, özellikle Kudüs derdi ve davası olmalıdır. Her insanın hak davası olmalıdır. Bu yazımızda Hanady Halawani‘nin Kudüs davası için gösterdiği dik duruşa temas edeceğiz. Yazımızın; Müslümanların azmini, sabrını, kararlılığını, duruşunu arttırması ve Kudüs davasının nasıl olması gerektiğine dair örnek olması niyetiyle… 

Mescid-i Aksa

Kudüs’te vermiş olduğu mücadele ile direnişin sembol isimlerinden biri haline gelen Aksa Murabıtı Hanady Halawani; 1980 Kudüs doğumlu bir aktivisttir. Al-Quds Open Üniversitesi’nden sosyal hizmet alanında lisans derecesi ile mezun olmuştur. Birzeit Üniversitesi’nde de demokrasi ve insan hakları alanında yüksek lisans öğrencisidir. Kendisi Kur’an hocalığı yapmaktadır. Evli ve dört çocuk annesidir. Küçükken büyükannesinin kendisine Kudüs’ü, özgürlüğü anlattığı gibi o da çocuklarına Kudüs’ü anlatmıştır. Üstelik sadece kendi çocuklarına değil Kudüs’ün özgürlüğünü öğrencilerine de anlatmaya devam etmektedir.

Halawani; küçüklüğünden beri Kudüs bilinci ile yetişiyordu ve Kudüs’ün özgür olması gerektiğine inanıyordu. Bu inancının somut adımlarına 2011 yılında Aksa’da ribat ile başlamıştır. Aksa’da yer alan ilim halkalarında Kur’an hocası olarak ders anlatıyordu. Bu çalışması ile işgal askerlerinin engellemelerine maruz kaldı. Belki de yaşamış olduğu bu engelleme, 12 yıldır sürdürdüğü davasına daha sadık olmasına vesile olmuştu. Hanady Halawani, hiçbir engellere takılmadan dimdik durmaya devam ediyor ve gücü yettiğince de devam edeceğini belirtiyor.

İlim halkası

İlim Halkaları Projesi’nde öğretmenlik yaptım. Bu konuda yüzlerce öğrenciye eğitim danışmanlığı yaptım. Mescid-i Aksa avlusunda öğrenciler için düzenlenen eğitim programında koordinatör olarak görev yaptım. 50 kız öğrenciyle başladığımız bu eğitim seferberliği, gün geçtikçe binleri aştı. Yaşları on sekiz ila yetmiş arasında değişen yüzlerce Filistinli her gün Mescid-i Aksa’ya gidiyordu. Bu süreçte çocuklarımın da eğitimini ihmal etmemeye çalıştım. Çok uykusuz kaldığım günler oldu bu konuda.

Hanady Halawani, bu mücadelesinde İsrail zulmünün kadın erkek ayrımı yapmadığının altını çiziyor. Kendisi gibi birçok hanımın da zor şartlar altında yaşam mücadelesi verdiğini dile getiriyor. O ve nice hanım, murabıtlığı hayatları pahasına feda ediyor. Tıpkı ayette zikredildiği üzere; “Hiç şüphesiz Allah, mü’minlerden -karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar…” (Tevbe, 111) canları pahasına hak davalarına devam ediyorlar. Başlarına bir imtihan geldiğinde onların dilinden sadece “Feda, hepsi feda… Aksa için feda olsun.” sözlerini işitirsiniz. İşte bu davaya sadakatten başka bir şey değildir. 

Filistinli kadınlar olarak amacımız, kutsal davamızı herkese duyurmak. Kadınların Aksa’yı savunmada etkisi çok büyük. Ben 7 yıldır Mescidi Aksa’da namaz kılamıyorum fakat Aksa’nın kapılarında nöbet tutmaya ve mücadeleye devam edeceğim. İçeri giremesem de bu duruşumla Kudüslü kadınlar için bir simge/rol model oldum. Engellemeler benim cesaretimi kıracak olsaydı bu yolda olmazdım. Güçlendik ve daha etkili olduk. İşgalcileri de kızdıran da bu.

Hanady Halawani Kudüs mücadelesine devam ediyor ve etmeye de devam edecek biiznillah.  Allah ondan ve Kudüs’ü kendine dava edinen tüm murabıtlardan razı olsun. 

Hanady Halawani
Hanady Halawani

Evet, kıymetli okurlar Kudüs bizim yurdumuz. Evvela bilinçlenip sonra neler yapabiliriz diye düşünüp somut adımlar atmanın peşinde olmamız şart. Bilinç ve şuur inşaasının da ancak Mescid-i Aksa‘ya gidip oradaki olaylara birebir şahit olmakla mümkün olabileceğini bizzat tecrübe etmek nasip oldu. Bu yüzden biz Mescid-i Aksa’nın muhafızı olmakla mükellefiz. Biz derken yalnızca Türkiye’deki Müslümanları kastetmiyorum. Endonezyalı bir Müslüman kadar Fransalı bir Müslüman’ın da mesuliyetinde olan bir mevzudur Mescid-i Aksa. Tüm dünya Müslümanları olarak bu imtihanı en güzel surette vermemiz lazım. Yalnızca Filistin’deki Müslümanların mesuliyetinde olan bir konu olmadığını idrak etmeli ve buna uygun şekilde hareket etmeliyiz.

Yazımızı Kudüs’teyken Musa Hicazi abinin bizlere söylediği sözler ile noktalamak istiyorum: “…Herkes sorumlu çünkü bu mescid tüm Müslümanlara emanettir. Gelin buralara. Allah Teâlâ hesap gününde Mescid-i Aksa için ne yaptın diye sorarsa en azından cevabınız olsun…”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu