Film İncelemesi

Bir Arayış Filmi: Çöl İşaretçileri

“Gezginlerin hayatı sonsuz bir dolaşmadır”

1984 yılında vizyona giren Çöl İşaretçileri –orijinal adıyla El-Haimoune-  Tunus’lu yönetmen Nacer Khemir’in ilk uzun metraj filmi ve uzun yıllarda tamamlanan çöl üçlemesinin ilkidir. Tasavvuf ve İbn-i Arabi ile yakinen ilgilenen yönetmenin neredeyse tüm hikayeleri mistik sembollerle doludur. Her filminde gerçeklik ve hayal iç içedir, arayış içinde olan bir kahraman vardır. Müslümanların kendi imgelerini üretmesi gerektiğini aksi halde bu görsel çağda yitip gideceklerini düşünen Khemir; kendi sinemasında bunu başarmıştır. Bundan dolayı bir Nacer Khemir filmini İslam’dan ve eş zamanlı olarak tasavvuftan bağımsız okumak mümkün değildir.

Cunku bilmeyenler icin ask yalnizca bir lanettir.
Çöl İşaretçileri

Çöl İşaretçileri; çölün ortasında gizemli bir köye atanan genç bir öğretmenin ve köy halkının esrarengiz öyküsünü anlatır. Filmin daha en başından onların peşine düşmemek üzere uyarılırız. Ancak kum tepelerinin arasında dolaşan bir grup gencin zikri andıran melodisi bizi çağırmaktadır. Genç öğretmenimiz de bu çağrıya kulak verir. Merak tüm benliğini sarmış vaziyettedir. Köye vardığında hayreti de merakı doğrultusunda artar. Hazine arayışında olan yaşlı insanlar, ahalinin aynalarını kırarak bir bahçe yapmaya çalışan çocuklar, gençleri çölde dolaşmaya mahkum eden bir lanet.

Gemi kurtulus dilenci ise olum demektir Col Isaretcilerinde.

Uzun zamandır birini bekleyen yalnız ve yaşlı bir adam olan Hacı, gençleri derbeder eden bu laneti fısıldayarak onu bu doğu masalının içine çeker. Başrolümüzün vazifesi laneti kırmaktır. Köy Şeyhi’nin oğlu Ebubekir de o gezginlerden biridir. Mavi odasının duvarındaki yazı her şeyi anlatır.

“Beni kınama, kınama benden uzaktır

Allah’ım beni koru ben yalnızım

Bu hitabımın hükmünü isteyenler

Okuyun ve bilin ki ben şehidim”

Bu şiir büyük sofi Hallacı Mansur’a aittir ki o; zamanında halkın ve alimlerin bir çoğu tarafından anlaşılamamış, nihayetinde acı bir şekilde idam edilmiş mazlum bir aşıktır.  İdam edileceği gün vücudundan akan kanla abdest almış ve “Aşk namazı için abdest ancak kanla alınır.” demiştir. Hallacı Mansur aşkın bir ızdırap ve çile hali olduğuna inanmaktadır. Bu uğurda muhakkak çile çekilmelidir. “Onu anlatmak sonsuza dek sürer.” Kendini çöle vurmuş bu gençler de onun gibi aşkın peşinden  gece gündüz yürüyerek sevgilinin bahçesini arayan özlem dolu aşıklardan ibarettir. “O bahçeye aşıklardan başkası giremez.” Halkın Hallacı anlamadığı gibi köy ahalisi de gençleri anlamamıştır. Çünkü bilmeyenler için aşk yalnızca bir lanettir.

gencleri colde dolasmaya mahkum eden bir lanet

Filmin prodüksiyonu da ruhani bir rüyayı anımsatan  bu atmosfere ziyadesiyle uygundur. Kum rengi evler, küçük avlular, zarif oymalı kapılar, odaların iç dekorasyonu. Hepsi Kuzey Afrika’daki İslam kültürünü yansıtır. Filmin otantik müzikleri, karakterlerin renkli elbiseleri, bakışların derinliğini arttıran sürmeler, evlerin arasında kulağımıza çalınan zikir bu yansıtmayı büyük ölçüde desteklemektedir.

Yazının başında zikrettiğimiz gibi Çöl İşaretçileri; bahçe, hazine, çöl, mavi rengi, kuyu, gemi, dilenci gibi bir çok imge içeren sanatsal yönü güçlü bir filmdir. Bahçe cenneti temsil etmektedir. Çocuklar ve aşıklar onun peşindedir. Hazine aslında marifetullah ve muhabbetullahtır ancak dünyaya dalan yaşlıların bir çoğu onun köşk ve sarayların anahtarı olduğunu zannederek çölde aramayı sürdürür. Oysa hazine kalpte gizlidir. “Bilinmeyen gizli bir hazine idim, bilinmek istedim, bilineyim diye halkı (kâinat) yarattım.”

Çöl, kaybolmuşluğu ve savrulmayı sembolize eden en güçlü varlıktır. Mavi rengi huzuru, gaybı, sekineti ifade eder bundan dolayı Ebubekir’in odası mavidir. Abdusselam’ı gökyüzü ve deniz kadar sonsuz olan aşka ve bilinmezliğe yönlendiren unsurlardan biri de o mavi duvarlardır. Kuyu gayb alemine ve hayal dünyasına açılan bir kapıdır. Gemi kurtuluş, dilenci ise ölüm demektir Çöl İşaretçileri’nde.

yonetmen

Filmin en güçlü imgesi ise aynadır. Ayna metaforu başta İbn-i Arabi olmak üzere bir çok mutasavvıfa göre Halık ve mahluku ve vahdet-i vücudu izah etmede büyük önem taşımaktadır. “Ayna; bu dünya ve ahiret arasındaki sınırı temsil eder. Hem gerçekliğe hem gayba açılır. Bilenle bilinenin birliğini simgeler. Allah’ın zatına en güzel örnektir. Ayna görülmez, bilinmez tanımlanamaz; Onu bilen kimseye sadece ondan kendisine ait olan şeyi haber verir…Allah insanın aynasıdır…Kalb de bir aynadır…Ayna kendi bilinmezliği içerisinde bilinebilen sonsuz ve tek şeydir.” (İntizar; Üç aylık İnanç ve Düşünce Dergisi) Filmdeki ilgi çekici bir karakter olan şeyhin hüzünlü güzel kızının aynaya gülümsemesi, sarılması ve onu Abdusselam’a vermesi bu bilgiler doğrultusunda anlaşılmalıdır.

Çöl İşaretçileri; tasavvuf, İslam kültürü ve doğu masal sembolleriyle harmanlanmış, rüya gibi bir hikayeyi seyirciyle buluşturan, derin bir güzelliğe sahip olan başarılı bir filmdir. Arayışta olan tüm ruhlara tavsiyemizdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu