Deve Yetiştiricileri Tarafından İnşa Edilen Marree Cami
İslam’la yolları kesişmiş her şehir eşsiz bir maneviyata bürünüyor. Hem kültürel hem de coğrafi farklılıklar sayesinde İslam, bir mozaiğin parçaları gibi her bölgede farklı bir renkle karşımıza çıkıyor. Bunu en iyi gözlemleyebildiğimiz alanlardan birisi de hiç şüphesiz mimari. Çeşit çeşit kubbe ve kemerlere sahip camilerimizle bu zenginliği bir kez daha idrak ediyoruz. Ancak bu yapılar bir caminin olmazsa olmazı mıdır? Bu yazımızda rotamızı bir hayli uzağa, Güney Avustralya’ya, çöllerin ortasına çeviriyoruz: Marree Cami.
19. yüzyıl sonlarında inşa edilen Marree Camii, Avustralya’nın bilinen ilk camisi olmasının yanı sıra Müslümanların zaman ve mekan fark etmeksizin ne kadar geniş coğrafyalarda yer edindiğinin adeta yaşayan bir kanıtı.
Bundan yüzyıllar önce deve yetiştiriciliği ile uğraşan Müslüman Afganların bölgedeki nüfusunun giderek artması, bir ibadethane ihtiyacını da doğal olarak beraberinde getirmiş. Bunun üzerine caminin de bulunduğu Wangamanna İstasyonu çevresinde deve çiftliği bulunan Afgan tüccar Abdul Kadir, kollarını sıvamış ve böylece Güney Avustralya çöllerine de Allah’ın evi inşa edilmiş.
Marree Cami’nin yerine ilerleyen zamanlarda üç cami inşa edilmesine rağmen gerek çetin çöl şartları, gerekse kasaba halkının farklı yerlere göçmesi sonucu bu camilerden ikisi günümüzde kullanılamaz duruma gelmiştir. Kasaba merkezine yapılan son cami de Marree Cami’nin bir kopyasıdır.
Marree, belki eskisi kadar işlek bir kasaba değil; ancak camiyi de kapsayan anıt park günümüzde hâlâ ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.
Üniversite öğrencisi. Kitap okumayı, yeni yerler görmeyi ve farklı tatla denemeyi seviyor.