Efendimiz’in Amca Kızı: Ümmü Hânî (r.a.)
Efendimiz (s.a.v.)’in Cennet’i ve Cehennem’i, yedi kat göğü, peygamberleri ziyaret ettiği Kur’an’da da geçen Miraç hadisesini bilmekteyiz. Hanım sahabelerden bizlere Mi’raç hadisesini aktaran bir sahabiyi öğreneceğiz bu yazımızda: Ümmü Hânî (r.a.)
Ümmü Hânî (r.a.) Kimdir?
Efendimiz (s.a.v.)’in amcası Ebu Talib’in kızı, Abdülmuttalib’in torunudur. Efendimiz 8 yaşlarında iken dedesini kaybetmesinin ardından Ebu Talib’in himayesi altına girdiğinde Ümmü Hânî ile aynı evdelerdi. İslamiyet‘ten önce Ümmü Hânî (r.a.), Hübeyre b. Amr b. Âiz el-Mahzûmî ile evlenmiş, dört çocuğu olmuştur. Kocası Kureyş kabilesi şairlerindendir. Kocasının Mekke’nin fethinin ardından Necran’a kaçtığı ve orada Müslüman olmadan vefat ettiği bilinmektedir.
Mekke’nin fethedildiği gün eşi kaçsa da Ümmü Hânî (r.a.) Müslüman olmuştur. Amcasının oğlunun ahlakını küçüklükten beri bilen Ümmü Hânî, O’nun davetine cevapsız kalmamıştır. Mekke fethedildiğinde Efendimiz (s.a.v.) amcasının kızının evine gelerek abdest almış, sekiz rekât namaz kılmıştır. Bu vesile ile kuşluk namazının fetih ve şükür namazı olduğu anlaşılmaktadır.
Ümmü Hânî (r.a.), Hz. Peygamber ile birlikte savaşlara katılmış bir hanım sahabidir. Asr-ı Saadet bizlere bir kere daha göstermektedir ki kadınlar geri planda olmamış, savaşlarda meydanda veya yaralıların tedavisinde etkin rol almıştır. Hayber Gazvesi‘ne katılan Ümmü Hânî (r.a.)’ye Resulullah (s.a.v.) savaş ganimetinden vermiştir. Kureyş kabilesi kadınlarında görüldüğü üzere kendisinin de isabetli ve doğru görüşleri olmuş, babası gibi fasih Arapça konuşmasıyla tanınmıştır. Efendimiz (s.a.v.)’den 46 hadis rivayet etmiş olan Ümmü Hânî (r.a.)’nin vefatına dair net bilgi bulunmamaktadır.
Miraç Hadisesinin Yaşandığı Ev
Efendimiz (s.a.v.) amcasının kızı olması hasebiyle sık sık Ümmü Hânî (r.a.)’nin evini ziyaret ederdi. O gün yine Ümmü Hânî (r.a.)’nin evine geldiğinde, Efendimiz (s.a.v.) en sıkıntılı ve üzüntülü günlerinden birini yaşamaktaydı. Düşmanının fazla olduğunu bilen Ümmü Hânî (r.a.), o gün Efendimiz (s.a.v.) yatarken babasının kılıcını alarak evinin etrafında nöbet tutmaktaydı. Hz. Peygamber (s.a.v.), gece dualar ederek secdede gözyaşı dökmüş, Mekke halkının İslam’a gelmesi için dua etmişti. Hasır üzerinde uyuyakalan Efendimiz (s.a.v.)’in yanına gelen Cebrail (a.s) onu alarak, Mi’raç’a çıkardı. Allah’ın sonsuz gücünü derinden hisseden Peygamber Efendimiz (s.a.v.) adeta yenilenmiş bir şekilde geri döndüğünde yine Ümmü Hânî (r.a.)’nin evindeydi. Mi’raç hadisesinden sonra Efendimiz (s.a.v.) yaşadıklarını ilk Ümmü Hânî (r.a.)’ye anlatmıştır. Ümmü Hânî (r.a.), Efendimiz (s.a.v.)’in yaşadıklarını duyunca: “Ey Allah’ın Resulü! Sakın bunları halka anlatayım deme. Zira sizi yalanlayıp gönlünüzü incitirler.” demiştir. Efendimiz (s.a.v.) ise “Allah’a and olsun ki onu, halka anlatacağım.” demiştir. Bunun üzerine Ümmü Hânî (r.a.), evindeki Habeşli hizmetçisini onun peşinden gitmesi için tembihlemiş, Efendimiz (s.a.v.)’i korumasını ve orada yaşananları kendisine anlatmasını istemiştir. O’nu kılıçla koruduğu gibi, hizmetçisini göndererek Efendimiz (s.a.v.)’in yalnız kalmasını da engellemiştir.
Efendimiz (s.a.v.)’in yakını olarak dini en yakından öğrenme ve yaşama imkanı bulan Ümmü Hânî (r.a.) aynı zamanda Arapça’yı da çok temiz ve güzel kullanan bir hanımdı. Efendimiz’i kendi evine geldiğinde korumuş kollamış, Mi’raç olayını ondan ilk dinleyen kişi olma mertebesine yükselmiştir. Allah ondan razı, hayatı bizlere örnek olsun.
Kelimelerin elvanından üstüne düşenle renklenmiş bir edebiyatçı. Anlamlar denizinden bir küçük damla dahi alabilmek ve verebilmek için çabalıyor.