Şühedanın İzinde 500 Su Kuyusu Projesi
Tarih sayfalarında yalnızca kendi topraklarımızda değil, birçok kıtada matemin olduğu yere neşe, rüzgârın olduğu göğe tohum, zulmün hüküm sürdüğü politikaya nizam taşımış olduğumuzu görebiliriz. Bunun bir bedeli yahut aslında bir mükâfatı olarak, hanelerden nice sayısız şehitler yükseldi. Öyle ki biz tarafından bu veda, ahde vefa ile yine güzelliğe ve paylaşıma açılan bir kapı olur, şehitlerimizin yıldızları gülümseten isimleri çeşmelere, camilere, yollara dönüşür. Gün gelir, biriken yıldızlar karanlığa üşüşmeyi bırakır. Çünkü gün çoktan ağarmıştır.
Şühedanın aziz hatırasının kilometrelerce ötede, oldukça düşük hayat standartlarında feda edilen canlara hayat olmak vesilesiyle, 1 Temmuz 2021 tarihinde ortaya çıktı Şühedanın İzinde Su Kuyuları.
İçişleri Bakanlığı, Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Hayrat İnsani Yardım Derneğinin işbirliğiyle yürütülen proje 500 su kuyusunu, parmaklıklar ardında solmaya yüz tutan çehrelere ulaştırmayı hedefliyor. İnşaları devam etmekte olan kuyuların Afganistan, Bangladeş, Çad, Kamerun, Togo ve Nijer gibi yaşama tutunmaya çalışan ülkeler için tasarladığı belirtiliyor. Ayrıca projeyle ilgili açıklamada Çad‘da 2017 yılında yapılan bir araştırmada bir yılda su kirliliğine bağlı sebeplerden hayatını kaybeden çocuk sayısının 19 bin olarak kaydedildiği hatırlatılırken dünya üzerinde 785 milyonu aşkın insanın temiz suya ulaşamadığı ekleniyor.
Bununla beraber 1 milyon insanın sadece suya ulaşabilmek için saatlerce yürümek mecburiyetinde olduğu ülkelerde hijyenik açıdan suyun tehlike içerdiği bilinen bir gerçek. Nitekim bu bölgelerde su kaynaklarının yüzey suları denilen gölet ve birikintilerden oluştuğunu içeren açıklamada, tüketilen bu suların insan sağlığı için çok ciddi bir tehdit unsuru olduğunun da altı çiziliyor.
Suya erişimin olanaksızlaştırıldığı bu tek taraflı haksız savaşta, hayati tehlikeler bununla da sınırlı değil ne yazık ki. Açıklamada, mevcut kuyuların yarısının doğal arsenikle zehirlenmesi sonucu Bangladeş halkının çeşitli cilt ve solunum rahatsızlıkları ve kanser tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı ifade ediliyor. Ek olarak, başka bir alternatifin bulunmamasından ötürü insanlar, belki de hayatlarının erken döneminde onları yavaşça hayattan koparan bu hastalıklara sürükleniyorlar.
Perdenin bir yanında yaşanan hayat dolu anlar, değişen mevsimler ve kıpır kıpır heyecanla tabiata duyulan teslimiyet dururken onlar, perdenin diğer yanındaki dört duvarın sıkıştırdığı renksiz bir uykuda boğuluyorlar.
Kuyuların her biri, şehitlerimizin aziz hatırasının yeryüzündeki yarım kalanları. Onların, kuraklıkla mücadele eden coğrafyaların ruhuna da tarifsiz doyumlar yaşatacağını unutmayalım. Şehitlerimizin izinde dikilecek kuyuların, dar yollarda peşi sıra sıcak gönüller dizeceğini hatırımızda tutalım.
