Bir Direniş Hikayesi: Ayşe Masluhi
Bu hikâye, direnişin ülkesi Filistin’de Burak Duvarı’nın hemen karşısındaki odasının penceresinden Mescid-i Aksa’ya hasret ile bakan mücadelesi ile herkese örnek bir yüreğin hikâyesi. Kudüs’ün en gözde yerinde bir bina, Ağlama Duvarı’nın hemen dibinde yıllara meydan okuyan bir Müslüman apartmanı hayal edelim. Uğruna Yahudilerin milyon dolarlar teklif ettiği 25 metrekarelik bir ev ve içerisinde özgür Kudüs için, Filistin’deki zulmün bitmesi ve ümmetin birliği için hep dua ve yakarışta olan bir yürek. Bu hikâye, çiçeklerle süslü evin sahibi Ayşe Masluhi’nin hikâyesi. Gelin bu direniş hikâyesine beraber bakalım.
Ayşe Masluhi, Kudüs’ün Yahudi yerleşimi olan Meğaribe Mahallesi’nde bir apartmanda yaşıyor. On çocuklu bir ailenin kızı olarak doğan Masluhi’nin çocukluğu da bu mahallede geçmiş. Bu mahallenin tarihi ise epey geçmişlere dayanıyor. Nitekim mahalledeki sakinlik ve huzur, 1967 yılındaki işgal sırasında içerisindeki vakıf eserlerle birlikte yok edildi. O yıllarda 18 yaşında olan Ayşe Hanım, Altı Gün Savaşı’ndan sonra pek çok insan gibi yaşadığı mahallelerinden, evlerinden ayrılmak zorunda kalanlardan biriydi sadece.
O yıl evlenerek eşi ile birlikte önce Ürdün’e ardından da Fas’a giden Ayşe Hanım, Fas’ta eşini bir trafik kazası sonucu kaybedince yirmi yıl süren aile ve vatan hasretinin ardından memleketi Kudüs’e geri dönüyor. Geri döndüğünde artık üç çocuklu dul bir kadın olan Ayşe Hanım Kudüs’te yaşayabilmek için yıllarca yasal işlemlerle uğraşırken bu arada çocuklarını da evlendiriyor. Artık yalnız kalan Masluhi’nin istediği tek şey, ömrünün sonuna kadar çocukluğunun geçtiği bu mahallede yaşamaktır. 1967’deki yıkım ile Meğaribe Mahallesi Yahudi yerleşimi haline gelmiş olsa da bu yıkımdan kurtulmayı başarmış tek başına sancak gibi duran çok kıymetli bir ev vardır. İşte Ayşe Masluhi de Burak Duvarı’na ve Mescid-i Aksa’ya bakan bu evde yaşamaktadır.
Gurur ve İnançla Direniş
Ayşe Masluhi çocukluğundaki mahalleye dönmüştür fakat eski mahallesinden eser yoktur. Çünkü mahalle adeta Yahudi yerleşimi olmuştur. Müslümanların yaşadığı tek bina Masluhi’nin de içinde yaşadığı mahallenin en gözde binasıdır. Ancak bu binayı da stratejik önem ve konumu nedeniyle Siyonistler rahat bırakmazlar. Ayşe Hanım’ın bu odaya yerleştiği yıllarda binada kendisinden başka dokuz Müslüman aile daha vardır ancak yıllar geçtikçe bu sayı gittikçe azalır. Yahudilerin defalarca kez sundukları teklifleri bir an bile düşünmeden reddeden Masluhi, 25 metrekarelik evini Yahudi yerleşimcilerin ısrarlarına ve yüksek fiyatlar teklif etmelerine rağmen halen satmıyor.
O, etrafını saran işgalci Yahudi yerleşimcilere, evin girişinde kurulan barikatlara, 7/24 izlenen kameralarla gözetlenmesine rağmen hayatını gururla ve inançla devam ettiriyor. Çünkü Ayşe Masluhi biliyor ki İsrailliler için Kudüs Eski Şehir’de Filistinlilerden ev satın almak çok önemlidir. Biliyor ki Mescid-i Aksa’nın yanı sıra diğer semavi dinlerin kutsal mekânlarını da içinde bulunduran bu önemli bölgeyi Yahudiler, Müslümanlardan tamamen arındırarak Yahudileştirmek istemektedirler. Bu yüzden yaşadığı ev için de milyon dolarlar teklif etmelerine rağmen tüm teklifleri geri çeviren Masluhi geri çevirmeye de devam etmektedir.
Taş ve Topraktan İbaret Değil
Direnişi ve asaletiyle bütün Müslümanlara örnek olan Ayşe Masluhi içinde oturduğu evin sıradan bir ev olmadığını, buranın sonuna kadar savunulması gereken bir kale olduğunu dile getiriyor. Peygamber Efendimizin dediği gibi “Güneşi sağ elime Ayı da sol elime verseniz yine de davamdan vazgeçmem.” diyor, Yahudi baskılarına rağmen evinde direnişini devam ettiriyor. Karun’un hazinelerini de verseler evini asla Yahudi işgalcilere satmayacağını dile getiren Masluhi sözlerine şöyle devam ediyor:
Kedere ve zulme boyun eğmeyen, davasını bırakmayan, kaderiyle barışık bir kadın olan Ayşe Hanım, bölgedeki Filistinlilerle de yakından ilgilenerek herkesin sıkıntısına çare bulmaya çalışıyor. Bununla ilgili “Bu topraklarda Filistinlilerin yaşaması demek, Mescid-i Aksa’nın da yaşaması demek.” diyor ve bu konunun hassasiyetine dikkat çekiyor. Onun en büyük arzusu Mescid-i Aksa’nın hür olması, tüm Müslümanların bu kutsal mekâna sahip çıkması, İsrail’e karşı verdikleri mücadelede Filistinlilerin yalnız bırakılmaması.
Filistin’i Yalnız Bırakmayın!
Bu onurlu duruş ve direnişiyle Filistin davasında bizlere şuur aşılayan Ayşe Masluhi, 2019 yılında Türkiye Diyanet Vakfı tarafından düzenlenen 5. Uluslararası İyilik Ödülleri’ne layık görüldü. Ödül töreninde,
şeklinde konuşan Masluhi, bizlere önemli bir çağrıda bulunuyor “Mescid-i Aksa bütün Müslümanlara emanettir. Filistin’i yalnız bırakmayın!”
Evet, bu hikâye direnişin ülkesi Filistin’de Burak Duvarı’nın hemen karşısında bulunan odasının küçük penceresinden Mescid-i Aksa’ya özlemle bakan, kedere, acıya, sıkıntıya dayanan ama asla davasından ödün vermeyen bir çift yaşlı gözün hikâyesiydi.
Kendisi için kendini arayan bir gıda mühendisi. Henüz bulabilmiş değil ancak bir müddet bulunduğu bu dünyadan güzel bir hikayeyle ayrılmak istiyor.