AlmanyaHaberlerHidayet Öyküleri

Abdülmelik Sasha: İslam Beni Seçti

Abdülmelik Sasha, Hristiyan Katolik dinine bağlı bir ailede yetişmişti. İslam dinini ve Müslümanları sadece medyanın -kötülediği- anlattığı kadar biliyordu. Fıtratı gereği inanma, kul olma ihtiyacı bütün insanlarda yok mudur? İşte bir arayış içinde olan Abdülmelik’in hidayet hikayesi bu. Bu arayış onu İslam’a götürdü.

Allah, kimi doğru yola iletmek isterse onun göğsünü İslam’a açar. (En’âm/125.)

Asıl adı Sasha Brok olan, İslamla şereflendikten sonra Abdülmelik ismini alan, kalbi iman nuruyla dolan insan…

İslam dinini medyanın anlattığı kadar biliyordum ve İslam dini Almanya’da iyi bir şey olarak gösterilmiyor. Mesela Pakistan ve diğer İslam ülkelerindeki kötü olayları İslam ile ilişkilendiriyorlardı. Böylece toplum İslamiyet hakkında olumsuz bir bakışa itiliyordu.

Fakat Abdülmelik, Türk arkadaşları sayesinde İslam’ın kötü bir din olduğunu düşünmemiş, onların çok saygılı ve cana yakın olduklarını ifade etmiştir. Bu da bize temsil sorumluluğumuzu hatırlatan güzel bir anekdot.

Kalbimde Bir Kıvılcım Oluştu

Abdülmelik Sasha İslamla şereflenişini şöyle anlatıyor:

İslam bana geldi, beni seçti ve şereflendirdi. Şükürler olsun. Bana hayat veren o olay şöyle
gerçekleşti: Ev arkadaşlarımdan biri güçlü kişiliğiyle dikkatimi çekmişti. Onunla konuşmaya
başlayınca onun Alman asıllı bir Müslüman olduğunu öğrendim. Bir şeyh ile karşılaştığını ve onunla konuştuğunu böylece Müslüman olduğunu anlattı. Kalbimde bir kıvılcım oluştu.

Böylece Abdülmelik’in bu arkadaşı sayesinde İslam’a olan ilgisi çoğalmıştı.

Abdülmelik Sasha: İslam Beni Davet Ediyordu

Arkadaşının zikir yaptığına şahit olan Abdülmelik’in, zikrin ne olduğunu sormasıyla başladı bu hidayet yolu.

Ona zikrin ne olduğunu sorunca bana bir tür Allah’ı düşünme şekli olduğunu söyledi. Bu zikir kalbimi ferahlatmıştı. Onunla beraber zikir yapmaya hatta cemaat şeklinde yapmaya başlamıştık.

Günden güne hayatı değişen Abdülmelik’in hayatında hâlâ bir boşluk vardı. İşte bu boşluğu
dolduran o kitap.

Sorunlarım vardı ve sorunlarıma çözüm ararken elime İslam ile ilgili bir kitap geçti. Birisi bana bu kitabı aç, parmağını bir yere tut, cevabı orada yazıyor dedi. Ben de öyle yaptım. Orada Her insana manevi bir lider lazımdır yazıyordu. Sanki İslam beni davet ediyordu ama ben onu kabul etmiyordum. Bir şeyler yapmam gerekiyordu.

Nefesim Kesildi, Konuşamadım…

Birçok Avrupalı insanın hidayetine vesile olmuş bir Allah dostu ile Abdulmelik’in de yolu bir gün kesişecekti.

O zamanlar Londra’da Şeyhi ve öğrencilerinin bir araya geleceğini öğrenen Abdülmelik, arkadaşına Müslüman olmak istediğini ve onunla beraber gitmek istediğini söyler.

Eskiden kilise şimdi ise cami olarak kullanılan bir yere gittik. Çok kalabalıktı. Şeyhimiz de oraya geldi. Bu adam İslam’ı anlatıyor ve doğruları söylüyordu. Beni onun yanına götürdüler. Onun yanına gidince nefesim kesildi, konuşamadım. Orada onun öğrencisi oldum ve Kelime-i Şehadet getirdim. Orada yaşadıklarım benim için çok duygulu anlardı ve tarif edilemezdi.

İslam’dan başka bir kurtuluşum yoktu diyen Abdülmelik, Müslüman olduktan sonra hayatının bir anlamı olduğunun farkına varmış.

Sanki yeniden doğmuş gibiydim. Hayatım tamamen değişti. Allah’ın ve yarattığı dünyanın ne anlama geldiğini öğrendim. Allah her şey demekti. Ondan geldik ve yine Ona döneceğiz. Dünyanın şehvetine kapılmayacağız. Artık sonsuz gerçekle buluşmuş ve onunla şereflenmiştim.

İşte böylece Abdülmelik, Yüce Allah’ın(cc) takdiri ile hidayet yolunda yürümeye başlamıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu