Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.
Hanım Sahabiler

Hz. Enes’in Annesi: Hz. Rumeysa (r.a)

Efendimiz (s.a.v) dönemi yani Asr-ı saadet dönemi, her türden örneğin bizlerin önüne serildiği bir dönemdir. Müşrik olup İslam’ın hidayetine erenlerden, sabır gösterip metanetli olanlardan, er meydanlarında savaşanlardan, haksıza karşı haklının yanında olanlardan pek çok örnek bizlere sahabe ile gösterilmiştir. Bu yazımızda bahsedeceğimiz hanımefendi kocasının hidayetine vesile olmuş bir sahabidir. Hz. Enes (r.a)’in annesi Hz. Rumeysa (r.a)’nın hayatını gelin birlikte öğrenelim.

Hz. Rumeysa (Ümmü Süleym) Kimdir?

Neccaroğullarından olan Ümmü Süleym, Rumeysâ, Rümeyle, Sehle ve Üneyfe isimleri ile de bilinip zikredilmektedir. Kocası Malik b. Nadr ile olan evliliğinden Enes ve Berâ isimli iki çocuğu olmuştur. Hz. Muhammed (sav)’e peygamberlik geldiğinde Berâ henüz yeni doğmuştur. Nübüvvet zamanında Hz. Rumeysa tahminen 30’lu yaşlarındadır. Efendimiz (s.a.v) Medine’ye hicret etmeden önce Mekke’de iken, ilk Müslüman olan ensarlardandır. 

Kendisi Müslüman olsa da kocası Malik b. Nadr Müslüman olmaktan kaçınmış, atalarının dinine devam etmiştir. Eşinin bir gün oğluna kelime-i şehadet öğrettiğini gören Malik Bin Nadr, eşine kızmış ve Suriye’ye giderek onu terk etmiştir. Henüz yoldayken kendi ailesinin düşmanlarından biri Suriye’ye varamadan onu öldürmüştür. Efendimiz (s.a.v) Medine’ye geldiğinde Ümmü Süleym, oğlu Enes bin Malik‘i onun hizmetine vermiş, Enes bin Malik ise Efendimiz (s.a.v)’in vefatına kadar onun yanında kalmıştır. 

Kocası Malik bin Nadr’ın ölüm haberinden sonra kendisine talip olan Ebu Talha ile evlenmiş, bu evliliğinden Ebû Umeyr ve Abdullah adında iki çocuğu olmuştur. Ümmü Süleym’in vefatına dair net bilgi olmamakla beraber Hz. Osman (r.a)‘ın halifeliği yıllarında vefat ettiği düşünülmektedir. Onun ayrıca 14 hadis rivayet ettiği bilinmektedir. Efendimiz (s.a.v) Ümmü Süleym’i rüyasında görmüş, cennette olduğunu söylemiştir. 

Çiçek bahçesi

En Hayırlı Mehir

Müslüman olmasının ve çocuğunu Müslüman yapmasının ardından, kendisine sinirlenip giden kocasının vefatıyla Hz. Rumeysa (ra) dul kalmıştır. Dul olmasına rağmen kendisine talip olanlar olmuş, en önemlisi de Ebû Talha olmuştur. Ebu Talha kendisine talip olduğunda henüz Müslüman olmamıştır. Kendisine Ebu Talha’dan gelen evlilik teklifine Ümmü Süleym bir şart koymuştur: “Müslüman olmak.” O zaman da Müslümanlığı tercih etmemiş olan Ebu Talha’ya Ümmü Süleym (r.a) şunları söylemiştir:

Ebu Talha! Esasında sen reddedilecek bir insan değilsin. Fakat sen de biliyorsun ki ben Müslümanım. Sen ise kafirsin. Senin taptığın ilah yerden biten bir ağaçtan yontulmuş bir tahta parçasıdır. Tahta parçasına tapmaya utanmıyor musun? Bak, Müslüman olursan hem seni kabul eder hem de mehir olarak başka bir şey istemem.

Kendisini etkileyen bu sözler üzerine Ebu Talha biraz müddet vermesini isteyerek oradan ayrılmıştır Daha sonrasında ise şehadet getirip Müslüman olmuştur. O dönemin insanları bu olaydan dolayı Hz. Ümmü Süleym’in (ra) en hayırlı mehri, yani Ebû Talha’nın hidayetini aldığını söylemişlerdir. Kocasını, evleneceği insanı irşad eden hanım olarak akıllarda yer edinmiştir. Efendimiz (s.a.v), Ebu Talha’nın Müslüman olmasına çok sevinmiş, onun savaşta bin askere bedel olduğunu dile getirmiştir. Böylelikle Hz. Rumeysa (ra) bin askere bedel birisinin irşadına vesile olmuş ve bu mübarek sahabinin eşi olmuştur. 

Müslüman aile

Örnek Bir Anne, İyi Bir Yetiştirici

Ümmü Süleym (r.a) çok zeki ve akıllı bir kadındı. Aynı zamanda da tıpkı diğer hanım sahabe gibi savaşlara katılmış, gebe olmasına rağmen belinde hançer ile olası her şeye kendini hazırlamıştır. Hz. Rumeysa (ra), sadaka-i cariye olarak da kabul edilen, hayırlı bir evlat bırakma sevabına erişmiş bir annedir. Oğlu daha çok küçük yaşlarda iken onu Efendimiz (s.a.v)’in hizmetine verecek kadar yüreklilik göstermiştir. Oğlu Enes (r.a) ise Efendimiz (s.a.v)’in yanından ayrılmayan, genç ve akıllı, en çok hadis rivayet eden sahabeden biri olmuştur. Ümmü Süleym (r.a); oğlunu çok güzel ve iyi bir şekilde yetiştirmiş, İslam’a dair öğrendiklerini daha küçük yaşta olan iki çocuğuna da anlatmıştır. Oğlunun kendi yanında kalmasını başka anneler gibi istemeyip onu İslam’ı daha iyi öğrenmesi, anlaması ve yaşaması için Efendimiz (s.a.v)’in yanına vermiştir. Allah Rasulü’nün hizmetine evlat, Asr-ı Saadet’ e bir sahabi, İslam dünyasına ise hadis ravisi yetiştirmiştir. 

Anne, ailenin şefkat ve merhamet kapısı olarak görülür. Ümmü Süleym (r.a) de şüphesiz öyle bir anne olmuştur. Fakat ailede metaneti sağlayan bir yönü de var ki o da Ebu Talha ile oğulları Ebû Umeyr’in vefatında ortaya çıkmıştır. Ebû Umeyr, Efendimiz (s.a.v)’in Ebu Talha’nın evine geldiğinde sevdiği, ilgi gösterdiği bir çocuktur. Hasta olan Ebu Umeyr için Ümmü Süleym kocasını şu şekilde telkin etmiştir: “Birinden ödünç bir şey alan kimse aldığı şeyi geri istenince onu vermeyip yanında alıkoyabilir mi?” Ebu Talha eşinin sorusuna ödünç alınanın mutlaka geri verilmesi gerektiğini söyleyince Ümmü Süleym, oğulları Ebu Umeyr’in Allah’ın bir emaneti olduğunu ve ödünç verdiği çocuklarını geri aldığını söyledi. Evladını kaybeden Ebu Talha, Allah Rasulü’ne gittiğinde Allah Rasulü onlar için dua etmiştir. Tekrardan hamile kalan Ümmü Süleym’in yine bir oğulları olunca onun adını Abdullah olarak Hz. Peygamber koymuştur. 

Müslüman anne oğul

Ümmü Süleym (r.a), Allah aşkını hem yaşamış hem de yaşatmıştır. Çocuklarına bunları aşılamış, çocuklarından da geriye güzel miraslar bırakmıştır. Bir ebeveyn olarak evladını gözünden sakınmış ama İslam uğruna, Allah yolunda, Hz. Peygamber’in hizmetinde bulunmasını da istemiştir. Evladını kaybettiğinde gerekli metaneti göstermiş ve ardında yatan hikmeti bilmiştir. Bir eş olarak dünyevi şeylerden ziyade eşinde maneviyat aramış, onun ahiretini kurtarmıştır. Allah ondan razı, hayatı bizlere örnek olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu